
Hay bin kunduz!..
Ne enteresan bir gün..
Al sana az önce yaşadığım bir olay daha..
Sıcağı sıcağına, şu an çayım ve sigaramla oturup paylaşayım istedim..
Önce "kış geliyor" tadında bir serinlik vardı dışarıda.
Buna çok sevindim işte..
Seviyorum kardeşim soğuk geceleri, günleri.. Ne yapayım..
Zaten güne geç başlamışlığın verdiği anlamsızlık ile dışarı kahve içmeye çıktım.
Kısa süren kahve muhabbetinden sonra, eve dönüyordum.
Binaya girdiğimde ortamda enteresan bir hava vardı.. Boyle bir kalabalık var binada, tüm komşular binada ve herkes "tıp" oynuyor. ve kulaklarıyla bişey dinlemeye çalışıyorlar.
Ne oluyor kem küm derken,
o sesi duydum..
20 yaşladında bir kız, avaz avaz bağırıyor..
"dayanamıyorum.." diye..
Biraz hızlı adımlarla hemen yukarı çıktım ve sesin yerini tespit ettim.
Bildiğim kadarıyla üniversite öğrencileri vardı orada..
Şimdi tamam kız "dayanamıyorum" diye bağırıyor ve inliyor ama,
Kapıyı çalsam acaba ne olurdu..
Belkide sevişiyordu ve dayanamadığı buydu diye düşünürken..
Yok yok kesin bir "sızı" var bu seste diyerek zile bastım..
En fazla tüpçüyüm felan derdim sevişiyorlardıysa..
Şık bir tüpçü tabi:)
Neyse efenim, yok.. kapı açılmadı, ses arttı..
Hemen görev dağılımı yaptım, çok konuşan bir komşu kadına, hemen ambulansı aramasını soyledim, bir diğerine de polisi..
Onlar halleder diye düşünürken,
Ses artık çığlık oldu ve bir an tutamadım kendimi..
Bir an kendimi kaybettim ve o kapıyı kırmak için hızla çarptım.
Olmadı..
Hatta kartın boşluğumdan darbe aldım..
Şu an hâlâ sızlıyor.
İkinci denemede başardım..
Kırmıştım!
Tamam şimdi daha zor bir görev, bu kız nerede?..
Bir iki odayı gezdim sonra ne göreyim kız, ağlamaktan patlamış gözlerle gözlerime bakıp "dayanamıyorum".. diye bağırdı..
ve açık balkon kapısına doğru yonelmeye hazırlandığını farkettim.
Ve bunu yaptıda..
Hale bak..
Belkide hiç bişey olmayacaktı ama ben içeri daldım diye acaba benim yüzümden atlasa, kimbilir kendimi ne kötü hissederdim..
Ama, dur bir dakika.. Kolaymı oyle, karşısında hiç yabana atılmayacak olan ben varım bi kere.
Kızın üstüne nasıl atladığımı bilmiyorum ama, bildiğim o ki, balkondan atlasa daha iyiydi..
Hemen sarıldım..
Başını göğsüme yaslayınca biraz ama biraz rahatladığını farkettim.
Çok tuhaf bişey,
Sakinleştiğini hissediyordum ve saçlarını, yüzünü okşarayarak, onun hala süren ama cılızlaşan "dayanamıyorum" serzenişlerine "dayanacaksın" "geçecek" bitti bak geçti" türünden seslenişlerle karşılık veriyordum.
Bu arada, takdir ettim ki, polis ve ambulans aynı anda hızla geldiler.
Evin içi birden kalabalıklaştı..
Hemen ambulansla gelen kadın doktora kızı teslim ettim,
Komşu kadınlar felan falan derken,
"kız"dan işler olduğu için olayı işte polis arkadaşlarıma da anlatarak aşşağıya indim..
Dışarıda bir sigara yaktım..
Baktım ki binanın önünde ambulans ve polis tepe ışıklarıyla geceye bir güzellik katmış..
Her yer mavi..
Özlemişim bunu..
Birde kalabalık insan topluluğu..
Hepsinin dilinde aynı soru.. "ne olmuş?"
İçimden güldüm, bilmiyorum dedim soranlara..
"Ben yabancıyım" dedim..
Evet gerçekten yabancıyım hayatınıza..
Hayatımızda ne kadar çok "ne olmuş?"çular var düşünsenize..
O kız ben gitmeden yarım saat önce başlamış bağırmaya..
Ama insanlar, birbirine "ne olmuş" diye sormaktan ne ambulans çağırmış nede polis..
Belki de, o süre içinde olan olacak ve hayatına son verecekti "ne olmuş?" sözleri altında..
Olayın komik anı da, ambulans ayrılırken yaşandı..
Ambulans giderken kadın doktor, yukarıda da göz göze geldiğimiz için tanıdı beni ve "şimdi iyi", "sakinleştirici vurduk" dedi. Arkadaşlarıda gelmiş, merak edilecek bişey yoktu. dedi..
Tam dönüp giderken de dedi ki,
"O dayanamıyorsa, ohooo ben nelere dayanıyorum bi bilsen"
Güldürdü beni..
Neyse, hep boyleydim zaten,
"ne olmuş?" diye sormayı sevmem..
Onlar sora dursunlar,
Onlar bakadursunlar,
ben, o kapıyı kırarım!
Not: Bana "Joker" diyen utansın..