size, geçen gün kırdığım bir "cd" den bahsetmek istiyorum.
bayram günlerinin sonunda "bodrum"dan yazdığım bir postta(Şu post) adıma, göndereni olmayan ve elden, izmirdeki evime bırakılmış bir zarftan bahsetmiştim.
Ailem farketmiş, pek bir detay olmadığı için zaten açmasalarda, o paketi ne me lazım, ortalıkta tutmamalarını söyledim güvenlik nedeniyle.
öyle ya, hayat ince ayrıntılarda gizlidir.. içinde ne olduğu belli olmayan paketler hep şüphe çekicidir.
gittiğimde elime aldım zarfı. içinden güzelce kapağıyla kapatılmış bir cd çıktı.
elime aldığımda, içimde kurtlar, kurtçuklarla dans etmeye başlamıştı..
nasıl yani, yoksa gizli çekilmiş "sex görüntülerim" mi vardı yoksa. benden pek ali kırca kııvamında bir skandal beklenmez ama, yinede cd yi elime aldığımda tedirgin olmadın değil.
cd yi, pc'me taktığımda bir video ile karşılaşacağımı düşününürken, tek bir "mp3" şarkı eklendiğini gördüm.
hım..
acaba ses skandalmıydı yoksa.. yani gizli sex görüntülerimi çeken ekip, biraz salaktı da, aksilikten sadece "ses"leri mi kayda almışlar diye düşünmeden edemedim gülerek.
neyse uzatmayayım..
cd nin içinden çıkan tek bir şarkı şu an yukarıda çalan ve genelde, ne benim, nede beraber olduğum kadınların "tarz"ını yansıtan bir şarkı değildi.
ama sözleri dinledikçe ipuçlarının orada olduğunu gördüm.
sanma ki sen bensiz huzur bulacaksın, bir ömür böyle nasıl yaşayacaksın?
yine beddua.. yine yine..
aslına bakarsanız, uzun zamandır yani en azından 2 yıldan beri büyük aşklar yaşamadım. kimin bunu neden gönderdiğini de bu güne kadar bulamadım. ustaca hazırlanmış bir plan bu.
yinede, ne kadar "ağlak" görünürsem görüneyim, itiraf etmeliyim ki, geçmişte büyük "aşk"lara imza attığım oldu. evet bazen kalp kırdıklarım olmadı değil.
hatta bitirme kararı aldığım bir kadının 2 kere alkollü olarak evimi de gecenin üçünde bağır çağır ve ailem varken "bastığı" olmuştur..
ama ben, açıkçası, hayatımda hiç alenen terkedilmedim. ben kuralları hep nizami oynarım. yani bir kadın ne isterse bunu bilir ve buna göre davranırım. ne ihanet olur, ne de ilgisizlik.
ama işte, bir şekilde biter ilişkiler, lakin sonrasında ilk günler biraz dişimi sıkarım, bazen raydan çıkarım ama, huyumdur ki, asla geriye dönüp bakmam.. aşktan ölsemde asla dönüp bakmıyorum..
o nedenle, ileriki günlerde de, ayaklara kapanmak, yalvarmak, cdler göndermek v.s gibi jestlerde de bulunamıyorum.
aslında bir erkek olarak, hani ayrılıktan sonra, evimin bile apar topar basılması beni mutlu etmişti. lakin o kadın veya sonradan sevgisini gösteren insanlar, genelde ilgi ve sevgilerini göstermek için hep "geç" kalanlardır.
o cd yi, kimin gönderdiğini bilmiyorum.
oyle ki, bilmek de istemiyorum.
cd yi, yine "batıl" inançlarım olmamasına karşın, eskiden yaşadığım kötü tecrübelere dayanarak zarfıyla beraber imha ettim.
"geç" kalmışlıkların telafisi olmuyor.
herşey, aslında, "yaşandığı "an"larda güzel"..
o "an"larda verilmeyen değerlerin, "geç" bir vakitte gösterilmesi ise, samimi değil, ancak ve ancak "eğreti" duruyor.
bugün, geç kalkmışlığın bütün ağırlığı ile taptaze çayımı yudumlarken,
normalde sevmediğim pazar gününden haz aldığımı anladım. ve üzerimde güne geç başlamışlığın ahmaklığıda yoktu..
bir ara, elimde çay kupası, gökyüzüne baktım..
o koskaca derya deniz, zifiri karanlık "uzay" bile nasılda "masmavi" çökmüştü İzmir'in üzerine.
herşey olduğundan farklı görünebiliyordu evet.
sonra şunu düşündüm,
ben hiç düşmeseydim, kalkmak nedir öğrenemeyecektim. ağlamasaydım, gülmeyi bilmeyecektim. yalanlar soylenmeseydi, doğruyu bulamayacaktım. uyumasam, uyanmanın tadını alamayacaktım. hata yapmasam, hatanın ne olduğunu kavrayamayacaktım. geceyi yaşamasam, o güzel şafak vaktini içimde hissedemeyecektim. bin kurşunla vurulmasaydım, yaşamanın ne kadar güzel olduğunu anlamayacaktım.
hatta gırgırına, çarşambayı sel almasa, perşembe de gelmeyecekti.
ve ben bugün, O aslının "zifiri siyah" olduğunu bile bile, aldana aldana, "masmavi" gökyüzünün tadını çıkarttım.
beni üzen, ağlatan, aldatan, yalan soyleyen, inciten insanlara bir müddet "küfür" ettikten sonra içten içe "teşekkür" edişim, ondandır..
... Sonra o Kadın'la göz göze geldik.. Düğümlendi sanki kelimeler.. Parmak uçlarımız, yolunu biliyormuşçasına, Birbirimizin teninde gezmeye başladı....
....... Bitti..
Bu yazımı, Tüm yaz boyunca devam eden ve halen süren, Aşk-ı Memnu dizisindeki minik bir parça için,
-Vay anasını ne seviştiler beee.. -Ufff, porno yaptılar resmen.. -Acaba yine sevişeceklermi.. -Ah bi daha izleyelim yutub'dan..
gibisinden, anlamsız ve mesnetsiz ifadeler kullanan, Yaşamamış, sevişmemiş, görmemiş
Güzel yuırdum insanlarına, Armağan ediyorum.. Sanırım tatminkar gelecektir..
Mardin'de, Sana, Türkü çaldım, hiç tanımadığım iki çalgıcı ile..
Türküler.. Hala umut, hala temiz kokuyorlar..
Hırsızın önde gideniyim ben, Çünkü, Türkü çaldım be gülüm, Sen söylersin diye..
Sonra seni aradım Mardin'in dar sokaklarında.. Ey, bin yıllık aşk.. Neredesin? Nerede kaldın be gülüm? Gözlerden ırak, gönüllerden ırak, hangi sokakta kayboldun?
O dar sokaklarda yalınayak koştururum ben.. Sen otur-dinlen diye..
Hangi evin terasında sabah ettin, Söylesene.. Hangi yıldızlara baktın gecenin kör saati..
Gecenin o kör saati, o terasta ve hiç tanımadığım insanların yanında Ben bakarım yıldızlara gülüm.. Sen rahat uyu diye..
Hangi gözyaşı çağırıyor seni? Söylesene? Ağladığın kimdir, hangisidir kalbinin derinliklerinde..
Oysa, ben.. ben doya doya ağlarım gülüm.. Sen, sadece gül diye..
Ey, bin yıllık sevdaların kadını.. Bin yılın sonundasın demek..
Ama dur, benim yüreğim enkaz zaten.. Ben seve seve ölürüm.. Sen bin yıl daha yaşa diye..
Güneşte kavruluruz kıraç topraklar gibi Hazanda savruluruz serseri yapraklar gibi Yalnızlığı yaşarız geride kalan gibi Düşer düşer kalkarız her Eylül' e isyan gibi.
Adımlarım yavaşlıyor.. Adımlarım yavaşladıkça gözlerim daha bir seçici oluyor..
Bakıyorum etrafıma..
Kuruyan yapraklar.. Evet evet, kurumaya başlayan ve kendini ağacından, aşağıya atan yaprakların sayısı artmaya başladı..
Ağustos'u uğurluyoruz, Kuruyan her bir yaprakla beraber..
Eylül.. Ah Eylül..
Dayandın yine kapımıza... Yine "çirkin bir sarı"ya dönüştereceksin doğayı...
Ah Eylül.. Yağmuru anımsatan sonbahar ayı.. Gerçi artık yağmurun da kalmadı..
Yaz ayının katilisin Eylül.. Doğanın katli, seninle başlıyor.. Dudaklara ise, bir sonbahar şarkısı düşüyor seninle..
Ah Eylül.. Sen bir katilsin..
Yinede, bu sefer heveslenme.. Bak, etrafta sararmış yapraklar birikse de, Yolun sonu "mavi"ye çıkıyor..
Biz yine seveceğiz.. Biz yine "mavil"liklere yürüyeceğiz.. Biz yine "Aşık" olacağız.. El ele olacağız.. Doyasıya sevişeceğiz... Doyasıya yorulacağız.. Doyasıya "mutlu" kalacağız...
----------- Akrisios, bir kahine gidip bir erkek çocuğunun olup olamayacağını sorar. Kahin ona kızı Danae'nin bir erkek çocuğu olacağını ve bu çocuğun onu öldüreceğini söyler.Korkuya kapılan ve kehanetin gerçekleşmesinden korkan Akrisios, yeraltına bronzdan bir oda yaptırarak kızını oraya hapseder. Zeus bronz odanın tavanıdaki bir yarıktan altın damlası şeklinde içeri sızar ve genç kızla birlikte olur. Bu birleşmeden "Perseus" doğar. --------------
Bugün 12 Ağustos sevgilim.. Bugün "Perseus"un günü sevgilim..
Binlerce yıldız kayacak sabaha kadar.. Binlerce yıldız kayacak, milyonlarca dilek tutulacak..
Haydi, Bugün bir dilek tut sevgilim.. Bugün binlerce yıldız kayacak sevgilim..
Bir dilek tut hadi..
İçinde güzellikler olsun, Çirkinliklere yer kalmasın dileklerinde..
Bir dilek tut sevgilim, Sabah'lar gibi tertemiz olsun..
Bir dilek tut sevgilim.. Dileklerin "aşk"tan, iyilikten yana olsun.. Kötülük yaklaşmasın..
Bugün 12 Ağustos sevgilim.. Binlerce yıldız kayacak.. Bir dilek tut sevgilim..
-Sonra durdum.. Gökyüzüne baktım az önce.. Binlerce yıldız kayıyordu sevgilim..
Ben binlerce dilek dilemedim.. Bir tane yıldızı kestirdim gözüme.. O yıldız kaydı.. O yıldız kayarken ben ona baktım.. Ben o an bir dilek tuttum sevgilim..
Çoğunlukla yaptığım gibi yine portakal ağacının altında oturmuş hem bu güzel esintide keyif yapıyor, güzel demli bir çay eşliğinde sigaramı içime çekerek bir yandan da gazete okuyordum..
Bunu hep yapıyorum, hergün belki de..
Ancak bugün daha da bir gözüme ilişti "begonvil"in iyiden iyiye kuruduğu..
Zamanı mı gelmişti yada neydi sebep bilmiyorum ama kuruyor günden güne..
Oysaki sevgimi verdim suyuna karıştırıp.. Ama ne yaparsam yapayım kuruyor..
Hatırlıyorum da, Mayıs ayının ilk gününden beri buradayım.. Bu begonvilin altında çok vakit geçirdim..
Sevgi sözcükleri, küfürler, üzüntüler ve kahkahalar yaşadım.. Yeri geldi uzun uzun düşüncelere daldım..
Ne güzeldi Bengovil o zaman.. Sevgi dolu, rengarenkti..
Şimdi kurudu.. Artık ne su kabul ediyor ne başka bişey.. Onu kurutan belkide kurtçuklardı veya Begonvilin Kurtçuklara düşkünlüğü..
Bir yandan Begonvile bakıp üzülürken, aynı yerden altında oturduğum Portakal ağacının meyvalarına takıldı gözüm..
Hayata bak.. Biri kururken, biri yeşeriyor.. Hamlaşıyor..
Uzun uzun düşündüm..
Hangisi bendim acaba.. Kuruyan mı, yeşeren mi..
Sonra düşünmeyi bırakıp gülümsedim..
Elbette şu an "yeşeren" bir portakal ağacı kıvamındayım..
Güzelim begonvil'in yaprakları gün ve gün kuruyup, bedenden koptukça, ve rüzgarla sürüklendikçe yerlerde..
Yüne de gülümsürüyorum işte.. Bir "Portakal Ağacı" heyecanıyla..
Bir kaç gün önce okudum haberi.. İzledim de.. İstanbul çengelköy'de, Bir sitede oturan karı-koca, Site parkındaki bankta otururlarken, hatta kadın eşinin dizine uzanmışken, yanlarına gelen güvenlik elemanı tarafından durumları "uygunsuz" bulunduğu için önce "uyarılmış" sonra da "tartak"lanmışlar..
Gülsemmi, üzülsemmi anlayamıyorum..
Hislerim karmaşıklaşıyor..
Önce bu özel güvenlik elemanı kılıklı insanların neden "iran islam devrim muhafızı" gibi davrandıklarını anlamaya çalışıyorum.. Mesela boyle bir durumda insanlara "Müdahale" etmek kanunlarımızda, yasalarımızda nerede yer alır diye merak ediyorum.. Bu "Mudahaleci" insanlar bu yüzü nerden bulurlar..
Düşünsenize, evli iki insan, o parkta öpüşse kime ne, sarılsa sevişse kime ne.. Ee, o sitede evleri olan bu insanların o parkta "porno" yapmayacakları da kesin.. Hadi abartayım, "porno" yapıyor olsalar da kime ne.. Bir suçları varsa, birisi gider "şikayetçi" olur, devletin kolluk kuvveti gelir, gözaltına alınırlar, savcıya ifade verirler ve gereği neyse yapılır çok aşırı bir teşhir varsa.. Kimin ne suçu varsa "yasa" çerçevesinde sorarsınız..
Üstelik, memleketin çivisi çıkmış.. Yani heryerde Travestiler sokakta müşteri kuyrukları oluştururken, bir allahın yetkilisi de gidip bunlara mudahale edemiyor..
Ama işte, masum iki aşık çift bulursanız, onlara mudahale etmek kolaydır.. Arkaları yoktur tabi..
Ama ama, Yani hele ki tartaklamak, darp etmek, küfretmek de nedir.... Hangi hakla, nereden alnınan yasal görevle yapılabilir bu..
Ben ve sevgilimin de sokaklarda, dışarıda sevişmek gibi fantezilerimiz var.. Kesinlikle çoğu insanın olduğu gibi.. Sevişmek fiili, 4 duvarın arasına sıkışmayacak ölçüde önemlidir, güzeldir..
Ama şu an İstanbul'da olan sevgilime şunu soyledim bugün.. "Beni öldürsen İstanbul'da, sokaklarda sevişemeyiz.." "Biz yine bildiğimiz yerde, İnsanların özgürce sevgilileriyle sokakalarda, bahçelerde, yeşilliklerde birbirlerine sarılabildiği, öpüşebildiği yerde.... yani ancak İZMİR'de yaşayabiliriz bunu" dedim.. O da, tabiki aslen İzmir'li olduğu için, iki kentin farkını çok iyi biliyor.. Benden daha iyi biliyor ve tabiki İstanbul'da değil, İzmir'de sevişeceğiz hep dedi..
Sadece bu beyinsiz özel ahlak zabıtalarından birini oracıkta gebertip, ömrümüm kalanını kodeslerde geçirmek istemediğim için İstanbul sokaklarında sevişmeyeceğim..
Biz.. En iyisi İzmir'de sevişelim.. İzmir'de öpüşelim sevgilim....
Çünkü burada, Kendi ahlak kurallarını toplumun ahlak kuralı gibi benimsememiş, Hayata kapkara bakmayan, Örümcek beyinli olmayan, Ona buna mudahale ederek insanları rahatsız etmeyen, Yeşillikler üzerinde birbirine sarılan, öpüşen insanlara "zina" yapıyor gibi bakmayan,
ve en önemlisi, çağdaş insan kalabilmeyi becermiş hala çok insan var...
Gel sevgilim.. En iyisi, biz, İZMİR'de sevişelim...
Sevgilim sesleniyor... "Sen ne ironik adamsın.. Ajans dinliyorsun.. Dedem geliyor aklıma.." diyor.. Sonrası Gülüşmeler..
Ajans hadisesi, bilmeyen varsa, bildiğiniz Tv de Haber bülteni, yada radyondan haber dinleme hadisesi..
Vallahi, olayın öncesine döneyim hemen,
Yıllar yıllar once bende herkes gibi çocuktum..
Dedemlere gittiğimizde ki o zamanlar TRT vardı sadece, Her saat başı haberleri izlerlerdi. "Ajans başlayacak açalım televizyonu" derlerdi..
Durum tam olarak şöyleydi, Her saat başı, aynı haber izlenirdi.. Haberlerde aynıydı, sunan kişi de.. Öyle saat 09.00 da ne varsa, akşam 16.00 da da aynı haberler olurdu..
Ama dedemler, sanki her saat, sanki ilk kez izliyormuş gibi izlerlerdi haberleri. pardon ajans'ı..
Çok aklıma takılmıştır bu hadise.. Trt haberleri oyleydi ki, haberler Türkiye'den çok Dünya'dan dı.. Mitterand ile başlar, Yaser Arafat ile biterdi.. 80 li yılların ortalarından ve sonundan bahsediyorum elbet, darbe sonrası Türkiye'sinden..
Oysa şimdi haber bültenleri bile ne güzel.. Her saat farklı haberler.. Yeni yeni taze haberler geliyor ekrana.. Olmadı, başka tv kanalına geç ordakini izle.. Seçenek çok..
Ama şu sıralar genelde bir de TRT FM dinlediğim için, Evet evet, Her saat başı hala ve yine TRT'de, "Ajans" dinleniyor buralarda..
O'da, bende eski moda insanlarız ya.. Seviyoruz eski moda olmayı..
Radyodan ve Tv den, "Ajans"lardan haber almaya devam etmek istiyoruz..
Hatta, ben, dedem gibi, dede olduğumda da, Ajans dinlemeye, izlemeye devam edeceğim sanırım.. Sanırım değil yahu, kesin.. kesin..
Herkese bakınca, Bir an şunu düşündüm.. Hatta ben dahil, sen dahil, o dahil.. Bu dünyanın rengine, süsüne fazlasıyla kaptırmıyormuyuz mu kendimizi? Manevi değerleri hiçe sayıp herşeyi maddi değerlere yüklemiyormuyuz?
Ya Aşklarımız..
İşte bahsi dün geçince o türkünün, Yyine o ok fırladı yuvasından.. O zehirli ok.. Zaten bir haftadır delirmek üzereydim.. Elektiriği, sağlığı, intenreti gitmiş bir insan halindeydim..
Oyle bir ok'ki, Çıkarmak istesen acıtır, Kalsın desen daha beter..
O türkü özetlemiyor mu bugünü aslında, Üstad Neşet Ertaş'tan gelir gerisi ve sızısı..
cahildim dünyanın rengine kandım hayale aldandım boşuna yandım seni ilelebet benimsin sandım
ölürüm sevdiğim zehirim sensin evvelim sen oldun ahirim sensin sözüm yok şu benden kırıldığına gidip başka dala sarıldığıma gönülüm inanmıyor ayrıldığına gözyaşım sen oldun kahirim sensin evvelim sen oldun ahirim sensin garibim can yıkıp gönül kırmadım senden ayrı ben bir mekan kurmadım daha bir gönüle ikrar vermedim batınım sen oldun zahirim sensin evvelim sen oldun ahirim sensin
Aşklarımızda elektrik gibi, sağlık gibi değilmi.. Değerini varken anlamayız, Yokluğu ise cehenneme yanaştırır bizi..
Varken bilmeyiz değerini, Dünyanın rengine kanarız, süsüne kanarız, İlelebet bizim kalacak sanırız sevdiğimiz insan.. Dünya işlerine yeniliriz çoğu zaman..
Araya ihanet girer, Hırs girer, Para girer, Girer oğlu girer..
Sonrası ağıt olur, efkar olur.. Kendimizi sahil kenarında dalgaları izlerken, gözlerimiz nemli buluruz, Kendimizi rakı sofralarında efkar dağıtırken buluruz.. Hatta bazen, yastıklarımıza sarılır, çocuklar gibi ağlarız.. Hıçkıra hıçkıra..
Topu topu kaç defa aşık oluyorz hayatlarımızda.. Kaç kez bayram oluyor gönülde.. Kaç kez..
Neye değer, ne için değer bir hiç uğruna.. Değerlerimizi, Aşklarımızı, Manevi dünyamızı kaybetmeye..
Cevap veriyorum..
Hiç bir şey için değmez...
Sevin, sevilin, Değer verin, değer görün.. Hemde son nefese dek..
En azından ben, renkler, süsler ve dünyada kalacak tüm güzellikler için, Bir aşk'ı kaybedecek kadar, Bir sevgiyi kaybedecek kadar bonkör olmadığımı iyi biliyorum.. Bunu her seferinde daha iyi anlıyorum..
Hazineleri, toprakları, herşeyi olan insanlar kalmadı geriye.. İsimleri de kalmadı.. Kalanlar ise, Tahir ve Zühreler, Leyla ve Mecnunlar, Kerem ile Aslılar, Nuhanza ile Ninattalar.. Hector ile Helenler.. Ve tüm aşk destanları..
Aşk önemlidir.. Gerisi boş şu dünyada, Gerisi koca bir toprak altında yatan 80milyar insan..
Dün gece.. Plaja atılmış masalar.. Dalgalar, Güzel, demli çay eşliğinde, Yıldızlar ve gece..
Ben yalnızlığı çok seviyorum.. Seviyorum ama ne zamandır yalnız kalamaz oldum.. Oturup kendinle yüzleşmek istersin, Bir türlü olmaz..
Neyse işte, nihayet yapayalnız bir geceydi..
Uç yaşıyorum..
Uç derken, Bohem bir hayat değil bu.. Alenen, çırılçıplak bir hayat.. Yalanı, dolanı, ihaneti, alçaklığı olmayan bir hayat.. Diyeceksiniz ki, Yalanı dolanı ihaneti olan adam soylermi.. E vallahi olsa onu bile söylerim.. O nedenle çırılçıplak..
Dedim ya uçlarda yaşıyorum diye..
İşte dün gece, kendimle ilk kez başbaşa kalabildim.. Bir masa, bir sandalye..
Oturdum.. Yıldızları seyrettim.. Yalnızdılar.. Sanırım ortak noktamız bu olsa gerek..
Sonra dalgalar.. Öyle coşkundular ki, Sesleri çığlık gibi.. Sesleri azgın, sinirli bir aşığın öfkesi gibi.. Üstelik zaman geçtikçe, Daha da arttı dalgalar.. Daha da azgındılar...
Bunların hepsini Uç noktalarda yaşıyorum.. Ve de "adam" gibi..
Uç noktalarda yaşıyorum tüm "duygu" yoğunluklarımı... Asla utanmıyorum, Asla gücenmiyorum kendime.. Aksine, günlük çıtır çerez kıvamında yaşanan hayatları ve o hayatları yaşayanları asla ve asla kıskanmıyorum.. Ben halimden, Ben bu "uç" ve "adam gibi" yaşadığım duygu yoğunluğundan çok da memnunum...
Ve sonra, aklıma o şarkı geldi..
İkimizde aşık, Bir tek farkla, Benim ki senden biraz fazla..
Sevgili arkadaşım d. nin yaptığı güzel program ile şu manzarada, Kaz Dağlarında kahvaltı yaparken aklıma bir kaç yıl önce burada yaşadığım bir anı geldi.
İzmir'den Çanakkale'ye gitmeliydim. Mutlaka gitmeliydim. Ancak çetin kış şartları olduğunu duymuştum bu bolgede yola çıkmadan önce.
O nedenle yanıma 2 araç eskort almıştım ki, ne olur ne olmaz, saplanırsak kar'a felan yardım edilebilsinler diye.
Efenim, İzmir'den Ayvalığa kadar hava güzeldi. Ama sonrası, hatta Edremit, Akçay'dan sonrası kar, sis, pusu başlamıştı.
Küçükkuyu'ya gelince, Kaz Dağları eteklerinde iyice artan kar yağışı..
Araçlarda Bas-Konuş ile irtibattayız sürekli. Çünkü sis de fena bastırmıştı ve akşam oluyordu.
Zincirler takıldı, bu arada eskortlar direk soyleyemese de, "hani dönelim be hacı" demeye getiriyorlardı lafı. Ama dönermi bu inatçı keçi..
Yol bitene kadar devam, Çanakkale'ye ulaşmamız lazım diyorum. Gören de sanacak ki, yıl 1915 sanki de, bizde 19. Tümen'e, Mustafa Kemal'e erzak, muhimmat felan götürüyoruz..
En tepeye zar zor varabildik dağ'da.. Ayvacıktayız ve göz gözü görmüyor.. Gece saat 23.00 oldu çıkana kadar.
Jandarma çevirmiş yolu. Yol tamamen kapalı diyor, gidemezsiniz diyor. "Gitmem lazım", "Bırak be Hacı gidelim" diyorum.. Banamısın demiyor.. Gidemedik tabi..
Kaldık Ayvacık'ta.. Çünkü İzmir'e dönüş yoluda kapandı.. Dağın üstünde kaldık.. Bizden başka insan evladı da yok..
Ayvacıkta bir kahveye oturup plan yaptık. Asssos'a inip orada vakit geçirmeye karar verdim.
Köylüler, hayatta inemessiniz kardan dediler..
Dedim ki, Çanakkale yolunda bişey olacağına, varsın Assos'ta olsun dedim, bir otel'e telefon ettim Assos'da, dedim odaları hazırlayın, geliyoruz..
O kar, kış kıyamette, araçlarla "kaya kaya" uçurum kenarlarında, Assos'a inmiştik.
Hemen odalara yerleştik. O yol, o önemli yol 3 gün kapalı kaldı.
Ve Tanrı, insana, hep Assos gibi harika bir yerde rehin veya mahsur kalmayı nasip etsin..
Aslında biz, çok güzel vakit geçirdik ve inanırmısınız, ne İzmir, ne Çanakkale yolunun açılmasını hiç ama hiç istememiştim. Hani keşke o yollar hiç açılmasa da, bu hep ve çok sevdiğim Assos'ta kalabilseydim demiştim içimden.
Hep söylerim.. Kaz Dağları, benim dağlarımdır.. Zeus'un dağları.. Bu dağlar çok olaya tanıklık etmiştir.
Şimdi bu dağları "altın" aramak için delik deşik ediyorlar.. Tıpkı yüreğim gibi kaz dağları.. Delik Deşik.. Evet evet bu dağları, Kahpece delik deşik ettiler..
Ancak, Ben buradayken, bu dağlardayken, Ne güvercine, ne turnaya benzerim..
Ben bu dağda olmadığım zaman da güvercine ve turnaya benzemem..
Onurlu, gururlu, başeğmeyen, yalvarmayan, belki yalnız ama, Göklerde "Kartal" gibiyim..
Albümden Fark Ediş e...
-
Albüm bakmakdan pek hazetmiyorum keza blogda geri dönüp okumayı da...
Yeni fark ettim istatistik kısmının altında misafir okudukça üç-beş postu
öne çıkar...
Felix Nussbaum İle Yolda
-
Almanya'nın Osnabrück kenti Çanakkale ile 30 yıldır dost, 20 yıldır kardeş
kent olarak yoluna devam ediyor. Yanı sıra her iki kent de ağır savaşların
yıkıc...
onbeş.
-
Canım ben senin onca yıldır kolumu, kanadımı sarışını.bazen saçımı bazen
kafamı toparlayışını.yüzeyde ya da derinde farketmeden hiç azalmayan hep
arta...
Sevgili Günlük
-
Her yılın başında günlük tutmaya başlarım ve öyle kararlıyımdır ki
neredeyse iki elim kanda olsa yazacağıma inanırım. Aradan on beş gün geçer,
bakarım k...
BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM
-
Bugün benim doğum günüm evet. 36 yaşımda bir çok şeyi başarmış olmayı
hayal etmişken ve bunca şeyi başarmışken mutsuzluğumu neye bağlamalıyım
bilmiyoru...
Psstt :)
-
Pssttt orda kimse var mı?
Perdenin arkasından kafamı bir çıkarıp seslenmek istedim eski günlerdeki
gibi :)
Görüşmeyeli umarım iyisinizdir hepiniz! Dünyayı ...
Seneler sonra
-
İnanmak istemedim görünce. Son yazımı 9 yıl evvel yayınlamışım. Ne oldu
bana? Beni ben yapanları anlatmaktan neden vaz geçtim? Kendimden mi
vazgeçtim?
Şu ...
İyi Niyet Her Zaman İyi Sonuçlar Vermez
-
Sosyal medya hayatıma girdiğinden beri bu konu üzerine daha sık düşünür
oldum. İyi niyet adı altında yapılan kötülükler, can yakmalar, laf
sokmalar f...
IMBOLC ~ Candlemass ~ Brigid Day
-
*Selaam bakıyorum da her postumda ben geldim yazmışım. Bu sefer gerçekten
geldim ama :) *
*Mevsim dönümlerinde yazmayı istiyorum çünkü. *
*Yılın ilk S...
sağ dizden gelen menüsküs tıkırtıları
-
Biraz parke sebepli ayak üşümesi biraz da başını öne eğdiğinde ağrıyan
boynu... Böyleydi hayatı, hastalık hastası değildi ama neresi hakkında 1
dakikad...
bitti dediğinde başlar hep hikaye
-
Bloga ilk cümlelerimi dökerken yani bundan tam 11 sene önce, ki o zamanlar
fasülye olanlar bilmez, hepimiz bir ekran sayfasına içimizdeki fırtınanın
ortası...
Malta’da ne iş yaptım?
-
2016 yılından 2019’a kadar neredeyse 3 yıl boyunca yaptığım işi yazmasam
olmazdı.
Türkçe konuşabildiğim için Malta’dan bu iş için çalışma izni alabilmişt...
Cef- Epik bir final
-
Hani bi Cef vardi bildiniz mi ? O bizim ocagimizi sondurdu ve sayesinde
cocugumu bugun ise getirdim! Nereden baslasam anlatmaya?! gunlerdir irili
ufakli ...
Hayatım roman olsa
-
Blog sayfamın başlığında 'hayatım roman olsa yılın en sıkıcı kitapları olsa
1. olur' yazıyor.
Geçmişte yaşatmış olduğumuz -biz-ler çok enteresan.
Bugün ne yapayım?
-
Bugün ne yapayım?
Dışarıda manyak gibi kar yağmış ama kaldırımlar temiz görünüyor.
Yürüyerek şehir merkezine gideyim.
Yaklaşık olarak 58 dakika sürüyor.
...
Ne var ne yok?
-
*NOT: Bu yazıyı işyerindeyken, fırsat buldukça hazirladigim icin, gözümden
kacan hatalar olmuş olabilir. Daha kotusu, işyerinde Türkçe klavye
kullanamadig...
Ev Yapımı Şekersiz Çikolata
-
Bir kaç post öncesinde belirttiğim üzere bağırsak floramı düzeltip
alerjimi yenmek için son bir yıldır uğraşıyorum.Bağırsak düşmanlarının
başında şeker...
Öğretmenler Günü İçin Kanaviçe Çerçeve
-
👩🏫Öğretmenler günü yaklaşirken minik kuzenin öğretmeni için yaptik.
Arada böyle çarpi işiyle uğraşmak çok iyi oluyor.
"Hayatta en büyük mucize küçük...
Erkan Ailesi Gururla Sunar👨👩👧
-
Çooookk ara verdim değil mi ?
Çookk mu özlediniz😊
Artık o kadar dopdolu geciyor ki;ben bile kendimi bu blogda bu kadar ara
verdigime hic mi hic inanamiyo...
tava böreği
-
tava böreği
Tava böreği❤
Kolayca yapabileceğiniz nefis bir börek peynirli kaşarlı maydanozlu Ben
iki tane tava böreği yaptım içerisine maydanoz kaşa...
Mobil LCGC Terbaik
-
*Mobil LCGC Terbaik* | Untuk anda yang ingin memiliki mobil pribadi denga
harga yang murah teapi memiliki kualitas yang cukup bagus, maka and abis
amemilih...
Run Gülüzar Run
-
Gülüzar, 1970'lerin en sonunda doğmuş Bursa'nın dini bütün varoş
mahallelerinden birinde yaşayan bir kız çocuğudur. Dışa kapalı, baskının
eksik olm...
bazı bazı
-
merhaba sevgili blog
tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıymış ya ben de durup
durup geliyorum bloguma.her akşam girer güncellenen blogları o...
SIKAYET I
-
şikayet etmeye geldim, gidicem
birincisi, su yorumlarinda masaALLAH, masALLAH yazanlardan nefret ediyorum
neden bu abartma istegi
neden bu vicik vicik abart...
-
Ben değilim giden! O kelimelerini midesine oturtmuş kifayetsiz yolcu, o
dalgın, o hisli, o hissiz, o damgalanmış aşkını göğsünü kapatarak gizleyen
kadın b...
Geçti Mi Geçen Günler.
-
Sabah gözlerimi açtığımda 'Refik Durbaşın ' Geçti mi geçen günler
kitabıyla göz göze geldim.Kitabı hediye edişin dün gibi aklımda.İnsan
unutması gereken n...
BAHANE
-
Yokum dedikçe daha çok varoldun,
Sen varoldukça ben daha çok yok oldum,
Hiç tamamlayamadık be birbirimizi adam!
Yakışmadı dilimize ''biz'',
Yakıştırıl...
Adımla Nasıl Berabersem
-
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
hacet yok ...
Tips bagaimana cara menjaga kesehatan tubuh
-
* Cara mudah dan alami menjaga keindahan bentuk tubuh* - Selain mempunyai
bentuk tubuh yang ideal dan langsing, tantunya anda juga ingin agar* tubuh
idea...
Tips Gaya Terbaru 2016
-
Masa ini mengenakan pakaian casual menjadi alternatif seluruh warga
lantaran terkesan bebas lalu segar kali dipakai perhari – hari. tiada cukup
pria yang g...
Tarık Akan'a Veda
-
bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza
gerek yoktur. sadece bilirsiniz.
tarık akan da o insanlardandı işte. size se...
Yogitalar Keşifte: Büyükada ve Heybeliada
-
İnsanın hayatında çeşitli dönüm noktaları vardır ya; benimkilerden biri
kesinlikle İstanbul'a taşınmam.
İstanbul'a taşındığımda on sekiz yaşındaydım. Büyü...
KAĞIT BARDAKTA KEK (TAZENANE 8 YAŞINDA)
-
Uzun uzun yazmak istiyorum bugün. Tazenane'yi ziyaret edenler için.
Tarifin tarihi 31 Ağustos 2016 SAAT: 09:00 otomatik olarak ayarlandı. Ama
ben 30 ağu...
Tiga Kaki Dari Emas A Ulasan
-
R. U. Lafley adalah mantan Ketua dan CEO dari sumber dapat seperti saat
ini; pembaca imbang tumbuh menjadi kunci bersangkutan. Saya menyukai kasus
Sheryl ...
İyi ki!
-
Canım Serkan,
Bak yine yaşlanmışız. Ne olacak bu işin sonu?
*spoiler*
Hepimiz Ölücez!
*spoiler sonu*
O değil de, 10 yıl oldu yahu! Kaç yılı geçen...
Beş Şehir
-
Eski bir karavanın küçük penceresinden dışarı bakıp da göremediğim ama
duyabildiğim çocuk kahkahalarının kolumdan tutup dışarı çıkarmasıyla kapı
önündeki...
Antalya blogger anneler buluşması
-
Anneler günü sebebiyle Minigimle yaşam blogunun organizasyonu parti adası
ve Ninu bebe sponsorluğunda güzel bir gün geçirdik. Çocuklar oyuncaklar
arasında ...
LR Zeitgard Anti-Aging Cihazı Hakkında
-
Sevgili Ada ile yakın zamanda tanıştık. Hayata bakışı ve renkli dünyasıyla
çok farklı ve de tatlı biri :) LR ürünlerini tanıttığı instagram hesabına
burada...
NYX Powder Blush 'Taupe'
-
Merhaba,Nyx bir çok ürün ve renk seçeneğine sahip artık ülkemizde de
bulabildiğimiz çok beğenilen bir marka.Nyx'in en popüler ürünlerinden biri
beyaz te...
Sıradan
-
Macar bi hatun var, Kovaks grubunun solisti, grubun adı da solistin
soyadından geliyor, onunki kadar saçlarımı kısa kestirdim.
Otelde ablalardan biri elini...
Pride and Prejudice and Zombies (2016)
-
Release Pride and Prejudice and Zombies in HD QualityNow you can enjoy
Pride and Prejudice and Zombies in best quality with duration 105 Min and
has been ...
Yeni bir yıl daha.
-
Hiç kitap bitiremediğim bir yıl oldu 2015. 1 tanecik bile! Başlayıp yarım
bıraktım hepsini.
Çok okumadım belki; ama çok gezdim. 2015'in en başından en s...
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum
-
Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır
yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." falan filan. İşin açığı
ÖZ...
-
Hayatta olduğunu bilmelisin her an.
Bunun için yanman, düşmen ya da kötü bir şeyler deneyimlemen gerekmeden.
Çok mutluyum dediğinde de farkındalığın yaşadığ...
-
Göz yaşları yanlış anlaşılma korkusuyla söyleyemediklerinin gözünden akan
kısmıydı. Ondandı iki kelime konuşup on damla akıtması. İşte bundan hiç
kendini a...
Playing House Season 2 Episode 6 : Kimmewah Kup
-
Watch Full Playing House Season 2 Episode 6 : Kimmewah Kup
in Best QualityNow you can see Playing House Season 2 Episode 6 : Kimmewah
Kup
in high quality w...
pssst!
-
Benim bir rutinim vardı ilk blog yazmaya başladığım zamanlar. İş
saatlerimin son anlarında yazardım en güzel yazılarımı. Nedense ortalık bi
sakinleşir, ...
Barcelona siap untuk melepaskan Pedro Rodriguez
-
* Barcelona siap untuk melepaskan Pedro Rodriguez*
[image: Barcelona siap untuk melepaskan Pedro Rodriguez]
*Barcelona siap untuk melepaskan Pedro Rodriguez*...
Capacitación Virtual a docentes del Perú
-
Actualmente la educación necesariamente requiere del uso de las TIC y
Fundación Telefónica tiene una acertada labor social al capacitar
virtualmente a ...
S'ırsız
-
Elimi cebime attığımda maziden kalma sinema biletlerine, unutulmuş
paralara ya da yiyecek kırıntılarına gülümseyemiyorum artık. Parmaklarıma
hüzün takılıy...
Bitenler...
-
*Nuxe Huile Prodigieuse Multi Purpose Dry Oil :* Aranızda Nuxe ürünlerini
sevmeyen var mı? Sizi bilmem ama ben bayılıyorum, bu yağı saçlarım için
kullandı...
nefes
-
tek ihtiyacım buysa belki bugünlerde. arkama yaslanıp, ayaklarımı uzatıp,
kimseyi düşünmeden, kimseyi özlemeden, sadece nefesimin sesini duyarak
durabilme...
susmak yarım kalmak mı?
-
hayatın durduğu-donuklaştığı-akışkanlığını kaybettiği,tüm doğanın seslerini
kıstığı anlık bir susuş...Bir dengeyle başlar her şey,dengesizlikle devam
eder,...
Quokka
-
Tipini yerim lan senin, ekran başında ölcem resmen sevmekten.
Avusturalyada Rottnest adasında yaşayan, insandan korkmayan bir keseli
türüymüş bu arkadaş.
New Cars Toyota Prado 2015
-
New Cars Toyota prado 2015 - This TXL is certain to get principle
characteristics and for that reason is certain to get balance handle,
cruise handle toget...
Gerçeğin Elli Tonu
-
Yeni kitap falan derken ‘Grinin Elli Tonu’ ile ilgili yazmaya biraz geç
kaldım. Grey’in Mehmet Aslan’a olan benzerliği, Anna’nın sarı baldır
tüylerinin gö...
İyi ki Doğdun Vişnapcım :)
-
Canım Vişnapcım doğum günün kutlu olsun :) Sağlıklı.huzurlu.mutlu harika
yıllar geçirmeni diliyorum. Her şey gönlünce olsunnn. İyi ki doğmuşsun.İyi
ki sen...
unuttum mu sandın?
-
yalnız kalmalı bazen,
inzivaya çekilmeli.
elini eteğini çekmeli dünyadan,
keyfine bakmalı uzaklarda,
içine dönmeli, ölçüp biçmeli
sindirmeli
derken bir yanım...
Viy (2014)
-
Best Viy in Best Video FormatNow you can see Viy in high quality with
duration 130 Min and has been launched in 2014-01-30 and MPAA rating is 11.
- *Or...
ben hiç hazır etmedim kendimi gidişine
-
küçükken, evin salonunun kömür sobalı sıcaklığında otururken, televizyonda
komik bir şey gördüğümde göz ucuyla babama bakardım. gülünmeli miydi şimdi
buna...
San Diego Macerası
-
Meksika ile Amerika sınırında harika bir sahil şehri San Diego'dayız. Karlı
bir kış günü çıktık İstanbul'dan ve kendimizi San Diego'nun ılık rüzgarında
b...
Yeni Bir Başlangıç...
-
Ful yapraklarıyım ben, içimdeki pek çok şeyi yazdım yıllarca burada
sayfalara,
Okudunuz, yorumladınız, sevdiniz, istediniz, sizinle paylaşırken ben de
g...
"İronik" (değil)
-
Huzur ile, uzun süren bir ilişkinin ardından ayrıldık sanki. İki küskün
sevgili gibi uzaktan bakıyoruz birbirimize. Birimiz ötekinin ne olduğunu
biliyor...
Anne Sütü Meselesi..
-
Anne sütü konusu yeterince muallak bir konuydu.Mevzu yine doğum şeklime
bağlanacak ama sezeryan olmamla birlikte daha da önem kazandı. Hamilelik
süresince ...
Değişelim mi Tonton?
-
Çöp torbası gibiyiz, doğduğumuz andan ölene kadar yaşadığımız her şeyi
bilinçli veya bilinçsiz bu torbada biriktiriyoruz. Adına tecrübe diyoruz,
kimi za...
Merhaba mevsim yaz
-
Sizleri en son ilkbaharda bırakmıştım, şimdi yaz olmuş, ayıp denen bir
şeyin varlığı bloguma daha bir peydah olmuş yavruşkalarım. Aslında son 3
ayda hayatı...
2015 Acura TLX Sedan
-
[image: 2015 Acura TLX Sedan]
It really is been 3 months given that Acura unveiled the particular
supposedly production-ready 2015 TLX Sedan on the New Yor...
çıplak ayakla..
-
yazmaya yazmaya paslanıyor insan galiba,
paslanıyor duyguları baştan sonra hayata..
beceremiyorum artık vurulmayı kimseye,
sevmeyi, aşık olmayı hatta..
oy...
Yeşil Adam
-
* Geçen ekşide baba başlığı altında okudum yeşil adamı, bir yazar babası
için "Karaladık bir şeyler öylesine doğum gününde." diye yazmış. Babamla
hikayem y...
Memlekete dogru
-
Dün aksam bir heves bloga girip yeniden yazdim ama bir seyi unuttum.
Ya ben yarin Türkiyeye geliyorum ya da gidiyorum.
Yani yine en az 15 gün kadar mümkü...
So Tell The Girls That I am Back in Town!!
-
Dünyanın en hayırsız blog yazarı geri döndü efendim. Hasret dolu bekleyiş
sona erebilir ehe.
-bu videoya afganistan üzerinden ulaştım. ciddiyim.-
Neden ...
ŞİMDİ FESTİVAL ZAMANI
-
Bahar geldi festivaller yavaş yavaş başlıyor sabah TV8'de Aramızda kalsın
programında Ayhan Sicimoğlu konuktu kendisini çok beğenirim severim ve
gıptayla...
illa başlık gerekiyorsa kırmızı başlıklı kız olsun
-
Bazen her şeyi birileri senin için yapsın istersin, senin için düşünsün,
senin için alsın, senin için üzülsün, senin için yazsın..Ve bazen senin
yerine duy...
Cara Install Dua BBM Dalam Satu Android
-
[image: BBM]
*Cara Install Dua BBM Dalam Satu Android* - BlackBerry Messenger atau
disingkat menjadi "BBM". Setelah BBM hadir di android beberapa waktu l...
İL İL
-
Soğuksun Ankara. Hep mi bu kadar soğuktun ve neden? Sen hiç sevmediğimi
bildiğim bir kenttin, sanki başka bir yerde yaşamışlık tecrübem varmış ama
bir nede...
Setelah Layar lengkung, LG Siapkan Layar Geser?
-
*Setelah Layar lengkung, LG Siapkan Layar Geser?* - Tahun ini sepertinya LG
berusaha keras untuk menembus pasar smartphone papan atas. Setelah di
percaya k...
-
Başkası olduğun bir yer vardır orada hep başkasısındır.. Beklersin kendin
olmayı olamazsın ama.. Zamanla hep bir başkası olursun çıkarsın
karşılarına.. ...
EVLENİYORUZ GELİN AYAKKABISI - DURU GÜNAÇAN
-
Ayşe ve Emrah çiftinin düğün davetiyelerini ayakkabıya uyarladım.
Bu sıralar hayat öyle hızlı ve yoğun geçiyor ki. İş bitip de sıra
yaptıklarımı blogda ...
-
Bruce Wills hayranı olarak her filmini seviyorum... Çok çekici ve
karizmatik geliyor... Bu akşam "16 blok" filmini izledim... İnandığınız
şeyi yapmak güzel...
Öyle çok “sevdiğim” var ki...!!
-
Öyle çok “sevdiğim” var ki...!!
Çocukların gözlerini sevdim... İçimde huzuru, mutluluğu yaşattığı için...
Dinmeyecek sanılan fırtınaları sevdim... Yaşamın ...
Joint programs and international partnerships
-
Some of its academic programs are offered as joint degrees or in
partnership with foreign universities: Its Master of Science in Information
Technology is ...
Atılmış cümleler atölyesi
-
Atılmış cümleler ataölyesinde gepetto rolüne bürünmek ne komik. Cansız bir
dünyaya can getirmek! Neresinden bakarsak bakalım elle tutulur bir yanı
yok. G...
Why The Online Business Beginners Always Fail?
-
Maybe you are a beginner online business never experienced such thing as
failure in doing business online, maybe the failure occurred by several
factors....
-
gün olur bir adamı çok özlersin. olmadık zamanda aklına gelir. aklından
çıksa gitse ya, neden olur olmaz gelir? ah o adam, aramızda bu kadar yol
varken nas...
İşler Güçler...
-
Uzun zamandır dizi furyasında eksik olan, büyük bir boşluğu doldurdu İşler
Güçler. Bütün karakterler ayrı güzellikte. Aslında karakter de değiller,
kendi i...
Son Yazı
-
*Mantıku't Tayr macerası sona eriyor. *
*Gerek 4 yılda uğradığım değişiklik, gerek kayıt altına alınmış anılar
burada olmamı güçleştiriyor. Eski masum y...
Tuval üzerinde SİMGE :)
-
Erhan'ın yeğeni Simge'yi çizmiştim. Kendisi de çizimimi tuval üzerine
bastırmış, çalışmanın fotoğrafını bana gönderdi, ÇOK MUTLU oldum. Çok güzel
bir duygu...
Evet evet, Blogger'ın yeri ayrı.
-
Sağlam bir dönüş yapıp "ben geri geldim amına koduklarım" demek isterdim
ama ağzım hiç böylesine bozuk olmadı ya da sevincimi hiç küfürlerle belli
edemedim...
Biz Eskiden Eskiden, Su İçerdik Testiden.
-
Çok uzun zaman oldu, di mi? Ama beni özlediğinizi hiç düşünmüyorum nedense.
Özleyen insan bir sorar ne oldu bu kıza diye. Size uzaktan uzaktan küsüm
sayın ...
Yaz için en güzel Ray Ban Modelleri Zidaya.com'da
-
Ray Ban markasının o rengarenk gözlüklerinden edinmeyen kaldı mı? Nesilden
nesile hiç eskimeyen, her yılın modasına renk katan, dolabımızdaki en güzel
a...
-
YAN DEĞİNİLER
Bir "ayının" (kuğu-da olabilirdi) kendisini "insan" sandığını var-sayalım,
bu bir "davranış-bozukluğu mudur" ve tedavi edilmesi mi gerekir...
SUSMA!
-
Önce yazma isteğimi sorguladım bir süre.Yazmak her zaman mutluluk verici
peki ya yargılanmak?Bunu göze alabiliyor muydum bu aralar?Sesimi çıkarmanın
, düşü...
uzun bir aradan sonra... merhaba....
-
neredeyse 1 yıl olmuş, buraya uğramayalı. o kadar değiştiki bir çok şey,
bir yabancının hayatına bakar gibi bakıyorum yazdıklarıma... kayıplarım
var. çok b...
Aşktan Uzak, Reklama Yakın..
-
*"Reklam dünyasında gerçekliğin kabul edilir bir şey olmadığını sana
öğretmediler mi? Bu nedenle "gerçek" bir şey yaptıkları zaman, mutlaka
abartırlar. ...
Bir askerin notu...
-
BİR ZAMANLAR ASKERDİK !!!!!!!!!!
YERİN , MEKANIN NEKADAR KÖTÜ OLDUĞUNUN HİÇ BİR ÖNEMİ YOK !!
HAVANIN NEKADAR SOĞUK VE SICAK OLDUĞUNUN DA BİR ÖNEMİ YOK !
ÖN...
Son.
-
Ne kadar uzun zamandır yazmamışım...
İçimden gelmiyor.
Erasmusta zaten oturup yazamayacağımı anlamıştım, Türkiyeye dönünce de
yazasım gelmedi açıkçası.
Blo...
big bro
-
geçtiğimiz yıl bugünlerde ilk kez okuduğum 1984'ü internet sansürünün
gündeme geldiği günlerde tüylerim diken diken olarak hatırlamıştım.
sembolik anlatı...
Mor Fiyonk' a taşınıyorum
-
Yeni yazılarımı artık mor fiyonk blogumdan yayınlayacağım. Tasarımlarımda
orda olacak bende orda olacağım. Tek blogu idare edemiyorum ikiside birden
dahada...
30.İstanbul Film Festivali İzlenimleri Vol.1
-
Malum 2 Nisan'dan beri ard arda filmler gösterime girip duruyor. Takip
edebildiğim kadarıyla izlenimlerimden bir kuple sunmak isterim:
*- Pina (Yön:Wim We...
Bloglara Dokunmayın!
-
Tam da yeniden blog yazmaya başlamayı düşündüğüm günlerde,
bu sabah gördüğüm haberlere çok sinir oldum. İşin aslı nedir
tam bilemediğim için şimdilik fazla b...
Aldatma ve Argonot Erkekler
-
Artık iyice kabullenmeye başladım.. Daha önce de bilidiğim ve savunduğum
bir durum olmasına rağmen, insanların zaman içinde farklı düşünceler ve
kültürler...
Mim :):)
-
✿Sizi siz yapan özelliklerinizden en belirgin olanı ne?
Beni ben yapan en büyük özelliğim gülüşüm. Her an gülebilmem, ağlarken bile
gülebilmemdir.Hem güçlüy...
Canım.
-
nabersin. Herhalde buralara gelip bana karşı taciz planları yapmayalı çok
oldu. Bak senin için blogu yine ve yeniden açtım. Ahah. Evet, iflah olmaz
bir ç...
VİTAMİN DEPOSU SEBZE VE MEYVELER
-
*Artık hissetmeye başladığımız kış ayını sağlıklı bir şekilde atlatmak için
,yediklerimize içtiklerimize dikkat etmeli bol...
Yürekler Kirlenmesin Diye,Okuyun!
-
*Kiminin kalemi silgisi yok, kiminin boyası çantası yok.*
*"Okumak Onların Da Hakkı" dedik ve bu eğitim yılında da okullarımıza
ulaşmaya, *
*çocuklarımızı...
Dondurtma
-
Çok acaip bi çocukluk yaşadım ben. Misal hep insanın dondurması yere düşer
mi arkadaş? Benimki hep düşerdi. Tam dondurmayı yalarken hoop dondurma
kısmı ye...
VeDa...
-
*Ben artık yazmama kararı aldım...*
*Paylaşılan her şey için teşekkürler...*
*Ben sizleri okumaya yorumlamaya devam edeceğim.*
*BANA ULAŞMAK İSTERSEN...
Glambert...!!!
-
*I want him so efffing much i can't even describe...!!! ama bi sorun war o
dünya yakışıklısı şey gay!!!!:(...neyse artık bukadarıyla yetinmek
zorundayım......
Neler Oldu Görüşmeyeli
-
Çok uzun süredir yazacak hevesi,vakti,heyecanı,konuyu,ortamı ve ilhamı
bulamıyordum.Ama bugün o gün diyebilirim.
Efendim öncelikle bloğa yazı yazamadığım g...
-
slmmm herkezeee ne zamandr yazmıyorum ve bırseyler paylaşamıyorum malumm
artıkk eskisi gibi net olaylarıı yokk... gerce zamanda yokk.. ve ben
bıraktıgınız ...
Blog İçeri Aktarma Olayı...
-
Bazı psikolojik sıkıntılar nedeniyle 28 Ocak tarihinde dışa aktardığım
blogumu içe aktaramıyorum! Sürekli hata veriyor. Bu bir işaret olmalııı!!!
(=
Yeni b...
YABANİ MANTAR ÇORBASI
-
Uzun bir aradan sonra tekrar mutfağıma ve bloğuma döndüm. Yemek yapmayı
benim kadar özleyen biri daha var mıdır acaba diye düşünüyorum bazen...
Yemek yapa...
Confessions of a workaholic :P
-
Yani alkışlayın falan yani nihayet şu bloggera giriş yaptım büyük başarı bu
ha hahahaha.Neyse ne cidden bi bloğum olduğunu bile unutmuşum bi giriim
dedim n...
KUKUN KURUSUN ANİTA BLAKE
-
Kardeşim; Balım Böceğim’in sayesinde Laurell K. Hamilton’ın serisine
başladım. Başlamaz olaydım… Hangi gaflet anına denk gelip de “Taağamm lan
ver okuyac...
BİR KANAYIŞIN HİKAYESİ
-
bana bilmediğim yerlerden sorma
bir sayıdan ondan bir sonrasından
tarihleri takvimlere adayan
bir savaşta atlasını kaybeden ülkelerden
kendi içine doğru yırt...
Bilseydin
-
Bilseydin....
Gözyaşlarım akmıyor artık gözlerimden,
Kendi çığlıklarında sağır oldu bu gece
Yüreğim
İçin için ağlıyor.....
Oysa nasıl da küllerimden doğ...
USULCA GECENİN ASKINI SIYIRDI TENİNDEN
-
DURU BİR SU GİBİ AKAN TERİNİ SEYRETTİ AYNADA
UZUN ZAMAN OLMUŞTU SOLUĞU KURU KUPKURUYDU
ALEV ALEV YANIYORDU DUDAKLARI
ALEV ALEV YANIYORDU KASIKLARI
ALEVLERİ...
bitirmenin ilk adımı
-
*oo-yeahh..*
iştee budurr.
sınavım güzel geçti
üstümde bi mutluluk.)
sinirde var tabii.
ben eve geldim
babacıkla yemek filan hazırladık.
annem daha gelmemişt...
Bak lan garı geçiooo
-
Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Bir sürü adam yolun kenarına, kafeye
vs bilumu yerlere oturmui maç seyreder gibi geçen kadınları izliyorlar.
Alaahım...
SESİMİZ PEK 'AMANSIZ' ÇIKMIŞ
-
*NikeFootball Reklam Filmi:*
*Nike Dünya Kupası Finalleri yolunda desteklemek amaçlı, A Milli Futbol
Takımımız için reklam filmi çekti. Reklamın çık...
the curious case of benjamin button
-
gittim,izledim...hikaye etkiliyici ama neden bilmiyorum içimde bir ben bunu
bir yerden hatırlıyorum yada benim aklıma gelmişti zaten gibi düşünceler
içind...
öylesine yazılmış bir şeyler !
-
Bir yıl daha geride kaldı. Bir sene içinde kimbilir neler değişti
farkettiğim yada etmediğim. Yılbaşında Özgündeydik. Yedik, içtik, güldük
kısacası eğlendi...
PuCCa'nın fenni
-
Kadınların yaptığı siyaset neden ciddiye alınmıyor?
Buna feminen bi şekilde yaklaşıp kadınız güçlüyüz yeri geldimi döveriz
falan fıstık şeklinde yazmayı çok...