Bu kent'e yalnızlık...



Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman,
Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz;
Alıp da başını gitmek istersin,
Karanlık sokaklar kör sağır dilsiz...

Bu kent'e..
Öyle bir düşerki yalnızlık..
Havada, soğuktan ölen kuşlar gibi..

Çakılır betona yalnızlık..


Öyle düşer işte yalnızlık, bu kent'e...

Bu kent'ten görürsün yakılan gemileri,
Gemileri yakanları ve Çirkinlikleri..
Sonra sen "gemi" değil,
Okyanusu yakarsın..
Çirkince..
Ama "Adam" gibi..

Oyle bir yalnızlık çöker ki bazen..
Balıklar bile selam vermez olur bu denizde..
Kuşlar, köpekler..
Ağaçlar hatta..
Hepsi yenilmiştir çirkinliklere..

Bu kent'e yalnızlık çöktüğü zaman,
ve hepten karardığında gece..

Bir kibrit çakarsın..
Aydınlatırsın geceyi..

Sağa sola bakarsın..
Gördüğün herşey çirkindir artık..

Sahi,
Bu kent'e öyle bir yalnızlık çöker ki..

O yalnızlıkta,
sen bile,
kalmazsın..

Kalamazsın..

Google bana karı bul

Heyyytt beee..
Sabah sabah azdım mı sanıyorsunuz?

Yoo yoo dostum, gayet masum ve endişeliyim sadece.

Endişemin nedeni ise,
Türk halkı ile Google arama motoru arasındaki enteresan ve kaygı verici hatta "çarpık" ilişki.

Yani biraz daha açarsam, gördüğüm kadarı ile Google, biz Türkler için arama değil de "Direk Bulma" motoru olmuş.

Mesela yukarıdaki başlık.

"Google bana karı bul" cümlesi, bir Türk tarafından, gayet açık yüreklilikle google a yazılmış.
Niyet belli anlayacağınız.
Direk konuya girmek istiyor dostumuz.
Yani ay google'a ip ucu vereyim, çıkan sonuçları filtreleyim, araştırayım falan yok.

Emir kipiyle,
ve net ifade..

Neyse, bir diğer konuya geçiyorum ki bu çok daha tehlikeli.

Yani bir çok internet sitesinden aldığım raporlar var ki,
buralara düşen aramalar toplumumuzun iyice sapkınlaştığı gözler önüne sıralanıyor.

Burada tek tek bu aramaları yazamayacağım çünkü terbiye denen bişey var bazen bende..:)

Ama şunu soyleyim ki, Liseliler ve Türbanlılar fena trend durumda..



Konudan konuya zıplamayı sevmiyorum ama hadi bir google analizi yaparak
Bu hafta kim, benim bu bloğuma hangi kelimelerle gelmiş, onlardan bazılarını değerlendirip bitireyim mevzuyu.

-"alexander rybak'ın yalın hakkında dedikleri"
Vallahi top mop diye bişeyler dediydi. Ama ben oralı olmadıydımdı.

-"aidsli kadınla sex yaptıysam ne yapmam lazım"
Efenim, atın ölümü arpadan olur, relax olunuz. Fani dünya.. Hem rakı içen öldü de, su içen ölmedi mi.. Dimi ama..

-"firdevs hanım erotik resimler"
aahaha, bayılıyorum ya bu firdevs düşkünlüğüne.. Ne fantazisi geniş bir milletiz. Kötü kadını yatakta görmeli mutlaka, ona kötülükler yapmalı.. Heyyooo.. :)

-"
bir ülkede cisimlerin gölge boyu büyüyorsa"
Ben derim ki, bişeyin boyu büyüyorsa, tehlike vardır dostum.. :))

-"
hareketli sex 19 luk"
Al işte, yukarıda bahsettiğim arama özürlüsü sapıklardan biri daha. Sex mi hareketli olacak, 19 luk mu belli değil. Kızmı arıyor, erkek mi o da muallakta. :)

-"digital kelebek in ayakkabı numarası kaç"

41 efenim..

-"digital kelebek turk kızlara güvenmiyor mu ?"
Ahaha, bunu kim yazdıysa beni tanıyor sanırım:)) En çok Hollandalılara güveniyorum efenim. Nedense:)

-"
meydan salağı"
Bak şu sıralar en çok hissettiğim şey bu. Bir meydan var ve o meydanın salağı gibiyim. Kim aradıysa, doğru yere gelmiş.

-"beni hayata döndüren yüzümü güldüren masalci sarki"
Hım.. Anladıysam ne olayım. Sahi ne olayım?

-"digital kelebek uykusuzluk çekiyor mu : )"

Yahu birde gülerek sormuşsunuz efenim. Evet uykusuzluk çekiyorum. Uyutun, uyutun lütfen

-"digital kelebeğin bir derdi mi var"
Evet evet, ciddi ciddi bir arama daha.. Derdim.. Var efenim. Hem bi kere, dertsiz insan varmı ki?

-"
behlülün iphone'undaki joker resmi"
Ahaha deli ya, o resim sadece behlül salağının iphonunda yokki.. Ulen bişi gördümü hemen
"aman benimde olmalı" manyağı amma çok bu ülkede..

-"
ingilizce bir ergen kızın annesine tavsiyeler"
ahaha al bi deli daha. Annemi kıza, kız mı anneye tavsiye verecek ve neden ingilizce.. Ahaha delisiniz yaaa:)

-"
kelebek dijital"
Kelebek dijital değil tatlım.. Digital Kelebek..


Aman neyse uzattım... İşte bu hafta bloğuma gelen ziyaretçiler bu kelimelerle gelmişler benim bloğuma. Küçük kısmını paylaştım ve yorumladım.


Alın size birde hafta sonu şarkısı..
Gogol Bordello'dan geliyor..
-Ultimate





Herkese,
iyi
hafta
son
ları.

Kıskanmıyorum artık..

Bir alt'ta yer alan postumda sevgili alexander'ı feci kıskanmıştım.

Hatta, bugün,
La fonten'den yine masallar dinleyip
Plaja vurdum kendimi..
Buz gibi biramı içtim..

Kafam güzelleşince fazla kalmadım..
Az önce eve geldim

Hay bin kunduz,
Ne göreyim..
Bende artık sadece "Digital Kelebek" olarak aranmamışım google da bugün..
İşte bugün kıskançlığım bitti nihayet..

Heyyt be, benide merak eden oldu..
Süper yahu..

Merak edenlere sevgiler ve saygılarımı sunuyorum..
Off vallahi kıçım fena kalktı..

Haa,
Bu arada..
"Digital Kelebek rahatsız mı?" diye gelen arkadaş..

Evet.. Kafadan ve fazlasıyla hemde..
:)

Okumak için resme tıklayınız, yada siz bilirsiniz.

Kıskandım

Vallahi, inanın ki oyle kendi kendine yaşayan,
ne bir başkasınıi ne Behlül'ü ne öyle şaaşalı yaşamları kıskanan biri değilim.

Kendiyle barışık bir yaşam tarzım var anlayacağınız..

Ama gelin görün ki,
Bir haftadır hasetimden çatlıyorum..

Konu ise google aramaları ile sayfama gelen ziyaretçiler..

Bakın beni arayanlar sadece şunu yazarak geliyor google dan..
sadece ve sadece
"Digital Kelebek"
veya
"Dijital Kelebek"

İşte sadece bu..

Ama elin oğlu, bir anda bir şarkı yapıverdi ve şu aramalar gerçekleşmiş.

-alexander rybak'ın yalın hakkında dedikleri
-alexander rybak ın ayakkabı numarası
-alexander rybak'ın oynadığı filmler
-alexander rybak ın şarkı sözü
-alexander rybak ın çıplak fotoğrafları
-alexander rybak'ın evi nerede
-alexander rybak ın arabasının markası
-alexander rybak ın şarkısının müziği
-alexander rybak ın sevgilisi kim
-alexander rybak hangi okulu bitirmiş
-alexander rybak kiminle beraber
-alexander rybak ın sevişme görüntüleri

Vay anam vay..
Bunlar ciddi ciddi aramalardır..

E şimdi tabloya bakıp isyan etmem normal değilmi?

Neden benim ayakkabı numaramı kimse merak etmiyor kardeşim?
Yada Erkek dergilerine verdiğim çıplak pozları?
Ya sevgilimi neden kimse merak etmiyor?


Offf..
Alexander..
Fena kıskandım seni dostum..
Çok fena..

Oh be! Kurtuldum..

Ah Avea ah..
Bir yıldır anamı ağlattın..

Tam bir yıl önce kandım o "Oh bee!" falanlı reklamlarına da yanaştım sana..

Ne evimde, ne sokakta, ne yazlıkta çekmiyorsun be kardeşim..
Şebekeye erişememekten bıktım..
Çektiğin yerlerde minimum değerde..

Kiminle konuşsam arada kapanıyor çekmediği için,
sonra mutlaka senin adına özür dilemek zorunda kalıyordum..

Ama ne oldu..

Senden kurtuldum..

Hemde "Oh bee!" diyerek..

Ve yıllardır kaybolmasın diye elimden geleni yaptığım Turkcell Numarama'da kavuştum bugün..


Gözünü seveyim Turkcell..
Full çekiyor kardeşim..
Heryerde..

Gerisi bedava olsa neye yarar..
Adam gibi konuşabiliyorum artık..

Cidden senden kurtuldum ya Avea..
"Oh be!"...

Mitolojia

Zeus Altarı (Zeus, rivayete göre buradan izlemiş Truva Savaşını da)




Bugün,
Zeus gibi baktım Kuzey Ege Körfezine.

Denizleri, İnsanları ve çirkinliklerini gördüm.
Hatta güzel insanları da gördüm..

Ama o yukarıdan izlediğim çirkin kalpli insanlar beni, tanrıyı, Zeus'u suçladılar kendi çirkinliklerini örtmek için..

Suçlarlar.. İşleri bu.. Bildikleri..

Sonra..

Homeros'um şimdi..
Tarihe tanıklık ediyor..
İyi, kötü ve çirkini görüyor,
ve sadece..
Yazıyorum..

Yazdırırlar.. İşleri bu.. Bildikleri..

Sonra..

Selçuk'ta bir mağarada açtım gözlerimi..
Nasılda uyutulmuştum "yedi uyuyanların" altıncısı gibi..
Soylesene sahip.. Nasıl uyutulduk boyle bin yıldır..
Nasıl uyuttular bizi..

Uyuturlar.. İşleri bu.. Bildikleri..

Sonra..

Akhilleus(Aşil) oldum.. Truvada savaştım. Savaşan bendim.. Korkmadan hemde..
Kılıcımı yüreğimden aldığım güçle savurdum düşman üzerine..
Ok'larla uzaktan, kahpece değil, kılıçla "bilek bileğe" savaşırım ben..
Ben savaşırım da,
Ayak bileğimden bir "ok" ile vuruldum kahpece..

Kahpelik.. İşleri bu.. Bildikleri..

Sonra..

Theseus'dum bu topraklarda.. Diplomasinin tanrısı..
Ama zehirlemeye çalıştılar..

Zehirlerler.. İşleri bu.. Bildikleri..

Sonra..

Vazgeçtim.. Vazgeçtim krallar ve tanrıları oynamaktan..
Tanrı ve Kral olmaktan..

Sadece "öylesine" biri olmalıyım..
Ben "Adonis" olmalıyıdım..
Afrodit'in aşık olduğu ölümlü erkek..

Belki Afrodit beni anlar..
Belki o, kötülüklerin hepsinden arınır
Çirkinleşmeden, ihanetsiz
ve "gerçekten" sever..

Belki bulur beni bir gün..

Bulur belki..

Belki..

Şeytan'la konuştum.. Hepinize selam söyledi.



Yarım şişe vodkam kalmış..
Kalmasın hiçbişey dedim..
Kalmasın..

İçerken..
Dışarıdan ilerideki evin köpeğin hırçın havlama sesi geldi..
Dışarıda sesler vardı..

Sat komandosu gibiyimdir, alet edevatımı alıp binanın tersinden daldım karanlığa..
Bakmayın Kelebek olduğuma, arı gibide sokarım..

Karanlıktı..

Sonra onu gördüm..

Şeytanın ya kendisi..


-"Senmiydin ulan" dedim..
-"Nası yani, kokrmadınmı?" dedi..
-"Usta" dedim ama sonra düzelttim, "Usta dediğime bakma, ağız alışkanlığı"..
"Senden korkan senin gibi olsun.." "Sen yine iyisin, senden daha kötüleri var hayatta" dedim..

Şaşırdı tabi..
Beklemediği tepkiler..

-"Gel oturalım şurda" dedim..

Oturduk portakal ağacının altında..

-"Sen kötüsün usta, bunu biliyorum.. sana baktığımda iyilik göremiyorum" dedim.
Ekledim..
-"Oysa, melek gibi görünüp ne şeytanlar görüyorum ben"..
-"Sence onlar senden daha tehlikeli değilmi" dedim..

Şaşkaloz şaşkaloz baktı bana..
Eğdi başını..

-"Haklısın" dedi..

"Ben insanları yoldan çıkartmaya geldim ama bu kadar yoldan çıkabileceklerini bilmiyordum" dedi.

"Haklısın" dedi..

-"Ulen bana bit kıyak yapsana" dedim..
-"Nasıl?" dedi.

-"Beni onlara benzet hadi.." "Hadi lan bi kere.. Nooolurrr" dedim..

Yine eğdi başını..

Yapamam dedi..
"Sen onlara zor benzersin" dedi..

-"Siktir git o zaman burdan dedim.. Ne halta geldin oyleyse"

Söz veriyorum ŞEYTAN..!
Sana ve senin gibilere benzemeyi başarabileceğim..
Göreceğiz gizli bahçelerinizi..
Göreceğim..
"Dedim"..

Evet..
Aranıza sızacağım..

Sonra.. Sonra hepinizi avlayacağım..
Çünkü, anladım ki,
Aranıza girmek için "sizin gibi" olmak lazım..
"Kamufule" olmak lazım..

-"Ürktü" şeytan....

Müsade istedi..
"Müsade senin" dedim..

"Tanıdık tanımadık herkese selamlar" dedi..

Merak etme.. "söyleyeceğim" dedim..
"Hiç merak etme.."

"Hadi uza şimdi" dedim.. "bir daha da gözüme gözükme" dedim..
Uzadı..

Neyse..
Tam aralarına sızacaktım ki..

"Güzel bi'şey oldu.."
"Şimdilik" erteledim..

Kapanmayan bir hesabım var "şeytan" la..
Mutlaka ama mutlaka
"kapatacağız"...



"Uzaklar sizinse,
Tüm yollar benimdir..

Karanlık sizinse,
Yıldızlar benimdir.."

Baba beni unut.. Cidden unut.. N'ooolur..


Bilen bilir..

Güzel konuşmayı severim..
Ve güzel yazmayı..

Yani Türkçe'yi katletmemeye özen gösteririm..

Ama gelin görün ki, şu melun, EMO dili denen zımbırtıdan nefret ediyorum..

slm, nbr, amk, a.q, yoq, boq.. felan felan..
hatta bir de şu çıktı..
"napan" diye bişey..
Tahminim o ki, "Napıyorsun" demek olsa gerek..

İyilik beybi.. Sen napan?

Bu ne salak bi ifade yahu..

Haa bir de, "by" ve "ok" den de nefret ederim..
Bunlar yerine "Hoşça-kal" , "Peki" felan derim..

Şimdi dert yandığım kimse benim öz ve öz babam..

Eh uzağız bir süredir, görüşemiyoruz reelden..
Ben tatildeyim, kendi havamdayım..

Yahu adam beni de geçti..
Ne zaman msn de online olsam..
"Dıngg" diye bir ses ve babam soruyor..

"Oğlum napan"

Eh baba eh baba bari sen yapma..
16 - 20 yaş aralığıyla mı takılıyorsun anlamıyorum ki..

Cevap: İyidir baba sen nasılsın?


Neyse, birde ben muhabbet etmedikçe konu açmaya çalışmazmı..
Ahh ahh..
Bakıyorki konuşmuyorum,
hareket şu..

ok
by.

İnanamıyorum yaa..
Sana inanamıyorum baba..

İnsanın istemedği ot dibinde bitermiş ya..
Cidden bittin en dibimde..

Haa bitmedi..

Bugün facebook da duvarıma şunu yazdım..
"ABCDEFUCK..!"

Tahmin edin, bunu ilk beğenen kim olmuş..
..

Evet, yine babam..

Sanalda babamla denk gelmemek için herşeyi yapmaya çalışıyorum..
Unutsun istiyorum sanalda beni..
Umarım bu bloğu farketmez..
Yoksa bittiğim andır..

Şişş okuyucu,
Saklayın beni..

Ayrıca Baba..
Bu yazıyı okursan..
Sana da,
ok ve
by..

Suyun 6 ve üzeri

Kıroluğum üzerimde bugün.. Serdar Ortaç dinliyorum yine..


Zaten tuhaflıklar üzerine yaşadığım tuhaf duygularla,
Öğlen 12 sularında attım kendimi mavi sulara..

Palet ve şinorkel ile dalış yaptım biraz..
Su yüzeyinden..
Kimi zaman nefes tutarak, epey altına...
Ama şu sigarayı bırakmam lazım..
Kesmeye başladı artık nefesimi..

Mavi suların altı huzur doluydu.

İlk defa göreceklere çok ürkünç gelebilecek yerler keşfettim çevrede..
Derin kayalıklar ve uçurumlar suların altında..
Balıklar, çeşit çeşit deniz canlıları..

Ki o canlılar..
En korkuncu bile o kadar masum ki..
Dünyada en masum görünen insanlardan bile..

Bir su altı fotoğraf makinası alıp bol bol resimlemek istiyorum bu yaz..

Açıkçası benim en büyük fobim Köpekbalığıdır..

Diyeceksiniz ki buralarda gezermi..
Evet gezer..

Hatta şimdi Marmaris'te Boncuk koyuna uğrarsanız çiftleşme zamanı da olduğu için bir çok köpekbalığına rastlarsınız.

Bu hayvanın, olmayacağı kesindir diye bir yer yok.
Sığ sularda bile olabiliyorlar..
Küçük te olsa tehlikelidir.

O nedenle, balina görsem irkilmem ama köpekbalığı büyük fobidir bende..

Neyse, ama bugün farkettim ki, aklıma bile gelmedi.

Su altında gülsemmi ağlasammı aklıma gelen şu idi..

Hiç bir deniz canlısının bile henüz
Yalanını, dolanını, ihanetini, üçkağıdını görmedim..

Köpekbalığıda olsa, dobra dobra geliyor kardeşim..
Ivırma, kıvırma yok onlarda..

Evet evet..
Asıl tehlike su 6nda değil..
Suyun hemen üzerinde..

Çıkmak istemedim bir an..
Su üzerine..

Belki alışman lazım?




Orada bir adam var
Adamın içi dapdar
Beyni başı patlar
Kendinden geçer

Onu bunu bilmez
Bildiğini görmez
Görmeden inanmaz
Kendinden geçer

Göze bakılarak söylenen yalanlar sıradanlaşmışsa,

İhanet, öylesine bir durum olmuşsa,

One night stand takılmak trend olmuşsa,

İnternet'te aldatmak sıradan olmuşsa,

Bir kadın yada bir erkeğin 3-5 sevgilisi olmuşsa,

Yüzsüzlük insanın aslı olmuşsa,

Köşebaşı serserileri her köşeyi tutmuşsa,

Hırsızlık aleni olmuşsa,

10 yaşında erkek çocuğa 30 kişi tecavüz etmişse,

Küçük kızlara tacizler artmışsa,

Para herşeyi esir almışsa,

Seks dediğin şey, 100 konttöre düşmüşse,

Aleni yalanlar artmışsa ve Yalan artık her sözde varsa,

Kapkara insanlar demokrat olmuşsa,

Ata'yı sevenler terörist olmuşsa,

Beline silah takan herkes kendini "erkek" sanmışsa,

Kalleşlik çok da normal olmuşsa,

Ölen insanlar için bile iftiralar atılıyorsa,

Egolarını tatmin etmek isteyen insanlar çoğalmışsa,


Belki alışman lazım..


Ama ben
alışamıyorum..
alışamadım..
alışamam..


Zaten alışmamam lazım..

..

Yokluk.




Şimdi sürüden ayrı bir kuş gibi
Yetersizliğine küskün aşık
Kadere inanacak kadar safmış

Şimdi mahsuli yanmış tarlalar gibi
Yetersizliğine küskün aşık
Gururu pek
Elinde tek
Kalesi bile yalnızlığı kalmış



Şimdi yokluktan..
Yokluğundan belki de..

Buz gibi bira'ya meze ediyorum kendimi..

Kim kimi içiyor? Belli değil burada..

Bira içmeyeli uzun zaman oldu.
Buz gibi nasıl gidiyor be..

Acaba bu bira'da benim için aynı şeyleri söylüyormu..
Beğeniyormu beni,
Dudaklarımı mesela..

Konuşmuyor ki kerata..

Herkes susuyor..
Ben varım,
Bira var..
Cips var..
Yalın yeni albümden bişeyler okuyor kenarda..

Gerisi zaten,
Yalnızlık..
ve üşüten,
Acı bir
Yokluk..

(Telef)on

Emektar telefonum teklemeye başladı,
Kendi kendine kilitleniyor.
Sonra restart ediyor falan fişman..

İlk defa bir telefonu çok sevdim.
Dile kolay 3 yılı geçiyor sanırım w810 ile birlikteliğim.

Şu sıralar göz kamaştırıcı şekilde dokunmatik ekranlı telefonlar çıksa da,
inanınız teknoloji biraz da işim olduğu için Iphone, HTC dahil hepsini test ettim. Gerek özellikleri gerekse ses kalitesi ile beni mest eden w810 dan başka bir telefon hala yapılmadı.

Çünkü ben müzik adamıyım,
Her an yanımda müzik olmalı.
Oyle telefon, IPod bir sürü ıvır zıvır taşımayı sevmeyen benim gibiler, bir telefonda iyi ses sistemi ararlar..

Neyse, bizimki teklemeye başlayınca,
aklıma geçmişteki telefonlarım geldi.
Emektar telefonlarım.
Sayelerinde operatorleri büyükleştirdiğim telefonlar..
Bir sıralama yapmalıyım sanırım.. Geçmişte yolculuk gibi..


Netaş Planet 983 dü sanırım adı. 98 yılı için hayli iyi telefondu:)
Şu an internette resmi bile yok, o denli tarih yani.



Nokia 3310, herkeste vardı, bende de olmalıydı..


Sonra sıradışı olmayı seçtim. Nokia 3650 ile kameralı hayatya girmiş oldum.



3650 den sonra, daha şekilli duran 6600 a geçmiştim. Tabi yine herkesde bu olunca sıradışı olmak lazımdı.


Evet yine sıradışı olmuştum. Bu enteresan siemens sx1 ile vakit geçirdim uzun süre.





Sonra yine adres nokia.. Nokia 6200 bi değişikti. Oynar kafalı:))


Derken, SonyEricsson ile tanıştım. K750. Çokda hoşuma gitmişti(Halen evde bi yerlerde sağlam duruyor)




Bir müddet ipaq kullanmak gerekti. Beni bu kadar uğraştıran bir başka iletişim aleti olmadı.


Sonra yine ipaq ile birlikte bas-konuş nedeni ile bu Motorola L6 yı kullanmak durumunda kaldım. Dandik ötesi!


Sonra n70 çıkmış, çok güzelmilş dediler. Hemen aldım. Ama SonyEricsson u fena halde arattı bana. 1 hafta kullandım.


W10i, İşte bebeğim. 3 yıldır birlikteyiz. Hiç bir eksiği yok. Müthiş ses sistemi ile bana çok yoldaşlık yaptı. Hiç bir telefona boylesine tutkulu olmamıştım. Renkleri, binlerce kez düşmesine rağmen zarar görmemesi, tweet dahil uygulama desteği v.s v.s..



İşte, tekliyor bebeğim..
Direneceğim..
Ben kolay vazgeçmem, o iyileşinceye kadar uğraşacağım.

Umarım iyileşirsin bebeğim..
Seviyorum lan seni..!

Peki ya siz kimi seviyorsunuz?

Kum Saati

Zamandır bizi çalan..

Oysaki ben hep zamansız olmayı seçtim.
Hiç ona ayak uydurmadan yaşamayı..

Nefret ederim mesela,
Tüm günü,
Programlamayı, zamanlamayı.

Zamandır yara'lara derman olan,
Bazen yara'nın ta kendisi olan.

Bugün aynaya baktımda,
Biraz daha büyüdüğümü farkettim.
İçimdeki haylaz, ağlak çocuğun aksine,
Yaşlandığımı değil,
Biraz daha,
ve sadece,
Büyüdüğümü farkettim.

Nasıl da aşk'a bulanmışım
Gözlerime baksana.
Sesimi Duysana,
Tenime Dokunsana.

Ama yok yok..
Dokunma bana..
Sende yanarsın..

Zamandır beni ve yüreğimi
Yüreğimdeki Aşk'ı da büyüten.

Zamandır, zaman..
Bazen bir türlü geçip gitmeyen.

Sahi, bir aşk nasıl yüceltir insanı,
veya
Aşklar
Nasıl tüketir yalan-dolanla insanı...

Biliyormusun?

Bilmiyorsan,
"Zaman"la
sende
öğrenirsin.

öro

Tahmin ettiğim gibi bugün herkesin gündeminde eurovision vardı.

Bende kendimce bir değerlendirme yapmak istedim.

Öncelikle,
Hadise'nin canlı ses tonu hariç herşey güzeldi.
Benim gözümde 2. veya 3. lüğü haketmiştir.

Özellikle ben şu şarkıdaki şu 10 saniyelik kısma, şu ara taksime bayıldım nedense:))





Genel olarak farkettiyseniz, kaliteli bir yarışmaydı.
Güzel nostaljik olabilecek şarkılar vardı.
Sanırım bu yarışmada eskiye dönüş var şarkılarda.


Gecenin birincisine gelince..
Ülke kıyağı felan değil durum.. Sonuna kadar haketti alexander..
Şarkısını da sabahtan beri dinliyorum,
Eğer biraz müzik bilgisi olanlar varsa aranızda neden beğendiğimi anlayabilirler.
Altyapısı, sahne show'u ve performansıyla gecenin zaten galibi idi.
Her zaman söylerim "Irish" alt yapısı olan müzikler her zaman kazanırlar,
Çünkü o müziklerin alt yapısında büyüleyici melekler vardır..
Anlayacağınız, "Fairytale" hakkıyla ipi göğüsledi.

Birde şu bizim spiker.. Bülent Özveren..
Tüm gece ağzında şu vardı..
Kuzey ülkeleri hep kuzeye veriyorlar dedi.
E biz ne yapıyoruz her sene?
Farklı bişey mi?


Ya organizasyon..
Bence bombaydı..
Sahne ve görsel efectler teknolojiyle beraber her yıl daha da iyiye gidiyor..

Bir diğer tebrik te, görüntü yönetmenlerine..
Zira o sanatçıların arasında dolanan kameralar bende "Jimmy Jeep" tarzı bir sistem görüntüsü uyandırdıysa da, aşağıda size bulduğum bir el çekimi videodan tüm videoyu izlerseniz kameraların nasıl çalıştığını ve kameramanların nasıl koşturduğunu görme fırsatı bulabilirsiniz.

Youtube izleyebilen izler, gerisi yalan izler..

Bugün çok alemdar gördüm kendimi..

Bir'de Fona "ekşın" verelim.. tam olsun..



Bu olayda ne yaşandı ise kişiler, kurumlar ve kaldırımlar gerçektir.
Aksini iddia eden, i.nedir. :)



Biliyorum çoğunuz sevmiyorsunuzyukarıdakini..
Hadi itiraf edeyim..
Bende sevmiyorum..
Ama seviyor da olabilirsiniz..
Eee banane beee..
O sizin takdiriniz..

Bugün lanet bir gün..
Lanet; geceden, sabahtan kaldı üzerime.

Bulunduğum "heyyooo bakın nasıl eğleniyorum" triplerinden çıkmak zorunda kaldım.

Olduğum yer İzmir Merkeze 1 or 1,5 saat uzaklıkta.

Bir eniştem var teyzemle, emekli asker, paşa..
Onları izmire götürmemi rica ettiler, köpekleri hasta olmuştu.

Neyse efenim, onların aracıyla çıktık yola..
Özdere-gümüldür-ürkmez-seferihisar-güzelbahçe derken güzelyalı sahile ulaştık.
Hav-Havcık 14 yaşında. Kalbinde sorun varmış.
Pazartesiye kadar veterinerde kalması gerekecekti.
Teyzecim, o saatten beri ağlıyordu.

İzmirde de evlerimiz yakın olduğu için, niyetim onları bırakıp doğama dönmekti.

Ama ne arar..

Lakin eve girer girmez annemin suratına baktığımda bir tuhaftı.
Ne oldu? dedim?
Baban kaza yapmış, ama dur önemli bişeyi yokmuş.
Sadece anlamadığım bir şekilde polisler koruyormuş dedi.

Alla alla.. Ne olaki..
Hemen babamı aradım.

Efenim çarpıştıkları araç züppe mafya aracıymış.
Sürücüsü de arandığı için babama başka birini şöför gösterelim benim yerime demiş.
Babam da aynı ben.. Olmaz demiş..

Sonra ben babamdan bilgileri alınca.

Polat alemdar takımımı giymek zorunda kaldım bu sıcakta.
Eh adet boyle.. Napalım..

Gittiğimde durum şuydu..
İki büyük hasarlı araç..

Bir tarafta 30 a yakın linçci ve çoğunun belinde farkettiğim silahlı adamlar.

Diğer tarafta polis kordonunda ve ekip otosunda babam:))
Çok komikti yahu.. :)

Wayy.. action var desenize..

Beni ablam bıraktı oraya..

Ah işte, edalı edalı indim, ray-ban larda üstünüze sağlık gözümde..

İlk işim mafya bozuntularının yanına gittim.
Baktım herkes tuhaf bakıyor..
Eh "Adam gibi adam" görmemelerine verdim tabi..:)

Üzerinize afiyet tatil modunda saç sakal biraz üzerimde ama, grand takım üzerimizde..

Neyse, aralarında tanıyanlar, ortak tanıdıklar çıkanlar oldu.

-Neyi oluyorsun
dediler.

Düpedüz, oğluyum sanırım dedim.

Babama resmen kıl olmuşlar:))
Ah baba ne yaptın bunca adama bilmiyorum..

Neyse efenim..
Bunların bir de başı var..

Dedim ki, gelsene sen bi yanıma..
Şaşırdılar tabi, eh erkeğiz ulen.. Anlayana!
Dedimki aynen sesimi memati havasıyla..

-Usta.. Ben bu adamın oğluyum..
Bir kaza yapmışsınız, cana gelmemiş allahtan..
Uzatmayalım..
Yada önce beni ezin geçin..(Ne o kelebek melebek diye korkak mı sandın şekerim?:)

-Seni tanıyanları tanıyorum.. dedi.
-Ama babana soyle inat etmesin ifadeyi değiştirsin.. dedi.

Dedim ki mümkün değil.. ben değil kralı gelse inattır dönmez..

(Bu arada babam polis kordunu içinde kendini güvenli sanıyor.. Sanki onlarca polis akşam bizimle yatacakmış gibi:)

Eh malum elimiz biraz uzundur, bir kaç telefon görüşmesinden sonra ikna ettim..
Birde inanmazsınız ama beni sevdiler..
(Sevilmeyecek adammıyım sanki:)

Ama şimdide polis tuttu "herkesi karakola götüreceğiz ifade alacağız, ne ulan bu boyle?" tavrındaydı.
Hoppaaa.. Zaten hava ağuıstos gibi, bide üstümde salak gibi alemdar tarzı giyim..
-Bi ara "ben oynamıyorum" bile dedim:)

Neyse efenim..

Büyük bir konvoyla, onlar ve sadece babam, ben, ablam(şöförümüz oldu bugün ulaşım için teşekkürler abbam)
Karakola gittik..
Karakolun bahçesi karanlık adamlarla dolu..
Hay allah, her an kimin kime sıkacağı belli olmayan bir durum var.

Neyse yine tanıdıklar vasıtasynan amir ile görüştüm.
Bizim ifadeleri aldılar hemen,

verdik ifade, babama dedim ki sakın kimseden şikayetçi olma sakın!
benim işim yok tabi ifadeyle felan..
Ben bahçede amirle bol bol çay içtim..
Babamda uzatmadı sağolsun.. dinledi beni..

Adamlar kıl olmuş adama acıdım valllahi..

Ama o da ne.. verdik ama gidemiyoruz..
Ağaları dedi ki, kazada bizim yeğen yaralandı, evde şimdi..
Bir geçmiş olsuna gideriz değil mi? deyince..
Babamla birbirimize baktık..
Ulen dedim şişleyecekler kesin bugün..

Neyse, yine arabalara bindik eski püskü evler arasında çıkmaz sokakta bir eve girdiikkk..

İçimden diyorum ki, acaba kim?vurduya getirecek bizi:)
Şaka bi yana feci gergindik..

Ama onlar rahattı..
Çaylar konuldu sohbetler başladı..
Bi baktım peder de coştu, konuştukça konuşuyor.. Ben dürtüyorum..

Neysem, ikinci çaylar geleceğe yakın..
Ben müsade istedim,
geçmişler olsun denildi,
cana gelen mala gelsinler denildi klasik olarak..

Kalktık ve onca saçma sapan insanın içinde süzüldük dışarı doğru..
Ama ne mümkün..
Herkesle tek tek öpüşüyoruz..
Vay be, sevişeceğiz neredeyse..
Hatta bir çoğunu iki kez öptüm diye hatırlıyorum..

Babam ve ben..
Az önce eve döndük..

Biz efendi insanlarız.. Gerçekten bak..
Boyle insanlara nasıl bulaştık bilmiyorum ama bulaşılabilmek anladımki çok da zor değil.
Ve bazı tanıdıklar hep işe yarıyor her zaman..

Çok yorgunum..
Ya hemen uyumak, yada çıkıp içmek istiyorum kordon da imbat rüzgarlarıyla..
Yapayalnız hem de..
Kendimi dinlemek..
Bazı şeylere küfretmek ve saire için işte....

Bu arada, yazıyı buraya kadar okuyan vardıysa, başta köpek bir hastamız olduğundan bahsetmiştim.
Eve gelince öğrendim ki..
Malesef ölmüş teyzemlerin köpeği..
14 Yaşındaydı.. Adı Lucky idi..
Aileden biriydi işte..
Ama öldü..

Evde babamın suratı 5 karış, teyzem geldi sürekli ağlıyor..
Off kurtarın beni buradan..
Hayrına be.. lütfen..

Yarın yine teyzem, eniştem ve ben..
Lucky'nin cansız bedenini alıp, Özdereye götürüp orada gömeceğiz.

Bu gün, nihayet bitiyor..
Off lanet gün..
Lanetlenmiş gibi bir gün..
Herşey ard arda..

Ama bitti işte..
Şimdi mutluyum ve yarın dönüyorum mavi sulara..

Bu arada, bugün, fena halde hal hatır soracak insan özlemindeydim...
olmadı..


Sevgiler..

Sayenizde..


Ya da


Ne seveni ne de gideni
Hepsinden vaz geçtim
Aşklarım dillere düştü sayenizde
E buymuş aşk bestesi dedikleri

Ne dünyayı yıkarım
Ne de kırarım kadehleri
Sevgiye inanmaz oldum sayenizde
Tükenmiş delikanlı aşk dedikleri

Ne gülerim ne de kızarım
Ne de arkasından ağlarım
Yüreğim aşklara küstü sayenizde
E bıktım artık fahişe gönüllerden

Ne okyanuslar kadar derin
Ne de gökyüzü kadar sakin
Fikirler alt üst oldu sayenizde
Korktum artık çarkların dönüşünden

Of Allah'ım of
Nedendir hep zorla sana gelişim
Of Allah'ım of
Ofları Tekelledim sayenizde

Sevgiyi tükettim sayenizde


....

Kendimi kaybettim sayenizde

Bu adamı ne sandın?




İstanbul ağlıyor bak
Ağlıyor umutlarım
ama yürekler taşdan duvardı
söylenmemiş çok söz vardi
bu adamı ne sandın sen ?
senin için ölürdüm ben


bir savas gibiydi sanki
bir sevdadan daha fazla
kazananda olmadi ki sonunda

Senden daha güzel..




Sana nerden rastladım
Oldum derbeder
Kendimi sana sakladım
Senden daha güzel
Kimseleri de takmadım
Ölsem değişmem


Kimseyi tanımadım ben
Senden daha güzel

Bu gün ne..?

Bugün ne giydim:
Bildiğin palet işte.. Bi de Adidas siyah donum.. Ha tamam biraz kıllı mıllı ama seviyorum bacaklarımı.. Güzel diyolar :P





Bugün ne buldum:
2005 den kalma GS store den aldığım polo t-shirtimi buldum.. Vay anasını, hala oluyor bana.. Üstelik Cimbomun o yıllarını çok özledim bu sıralar..





Bugün ne ders aldım:
İnsansam bunu yapmayacağımı..
Ayrıca emir büyük yerden diye evde de çöp atmaz oldum.. Ne me lazım biri evde çöplerim olduğunu duyarda bana hayvan muamelesi yapar diye korkuyorum.. (Yoksa sadece oraya atarsak mı hayvan olacağız demek istedi bunu yazan.. bilmem ki..:)


Bir de bi zahmet herkes ambalaj atıklarını şunlara atsın.. Ben oyle yapıyorum.. Pet şişeler doğanın en büyük düşmanı..




Bugün neye güldüm:
Yahu bu arkadaş benden de tembel.. Bi ayakta göremedim.. Alem şey ya:)) (Daha önce şurada da vardı)




Bugün ne kokladım:
Tabiki ortalığa eşsiz kokular salan güzelim çiçekleri..




Bugün nasıldı?
Hayli sıcaktı.. Yanmaya devam.. Meksika'ya sığınma hakkı istememe az kaldı..




Bugün ne yapmadım:
Evet hala tuzlu tuzlu deniz kokuyorum.. Henüz duş yapmadım.. Az sonra yapacağım.. Suyla sevişmek.. Huzur bu olsa gerek..


Bugün neye kadar verdim:
Bir küçük işim var İmzir'de, Cuma günü gidip yine aynı gün dönmeye karar verdim.


Bugün ne yiyeceğim:
İnanın bilmiyorum ama hergün kızarma-ızgara-mangal olayına takılırsam hayvan gibi olacağım. Zaten göbeği eritmeye çalışıyorum bi yandan da büyüyor.. Biri hayrına sulu sulu yemekler yapsa sebzelerden fena olmaz..


Bugün ne içeceğim:
Çay ve kahve..


Bugün neye kızdım:
70 yaşlarında bir amcanın, ben denizden çıkınca "Arkadaşım, su nasıl?" demesine..
Ne arkadaşı alooo? Askere berabermi gittik.. Hem o kadar yaşlı mı görünüyorum?


Bugün ne izleyeceğim:
Tabiki Avrupa Yakasını..


Ah yeter bu kadar rapor..
Bugün öylesine bir gün işte..
Ama içim fena acıyor be..
Nedense..

Vurgun..

Hiç vurgun yediniz mi?
Başbelası bir durumdur..
Toparlanması uzun sürüyor..
Hatta hiç toparlayamayanı bol oluyor..

Ben en son vurgun yiyeli bir kaç gün oluyor..

Hiç tahmin etmediğim..
İhtimal bile vermediğim..
Şimdi omuzlarda,
Kimin için ağladığını bile bilmediğim..
Hangi rüyalarda gezdiğini bilmediğim..
Bir kadın tarafından..
"Kadın" tarafından..

Evet vurgundu yediğim..
ve toparlanmam zaman alacaktı..

Dün gece içerken anladım ki..
O taa uzaklardan bana vurduğu

Sadece bir vurgun değildi..

Feci ve adil olmayan bir vurgundu..

Adil vurgunlara saygı duyuyorum..
Yani kaşınırsan yersin suyun altında vurgunu..

Ama ben kurallara uyuyordum be usta..
Sığ sularda kendimi ve kimseyi acıtmadan..
Üzmeden..
Yüzmüyordum hatta..
Oynuyordum sularda..
Sevişiyordum masumca..

Saçma sapandı bu işte..
Kuralsız, ani ve acımadan vurulan her vurgun..
Acıtıyor be usta..

Şimdi..
Denize.. Sulara..
Bırak bedenimi..
Ruhumu bile sokasım yok..

Ama inat bu ya..
Şimdi hazırlanıyorum..
Derinlere girmeye..

Kaç vurgun daha yerim bilmiyorum ama..
İnanın bana..
Alıştım sanırım..
Asla korkmuyorum..

Bu sabah.. hatta günaydın..

Bu sabah..
Arındım tüm üstüme sinmiş tüm kötülüklerden
ve onları üstüme sindirmiş insanlardan...


Her dem taze..
Bahar havasındayım..

Hepinize..
Günaydın..

Ayrıca.. uyanın artık da balığa gidelim..

Zaten geç bile kaldık..

Hadi bu sabah şarkınız da bende olsun..

Bide bide..
Kendinize iyi bakın..
Kolay gelsin..

Sevgiler benden size..
Dalga dalga..


Sudaki iz..


Bir şişeye koydum..
Söz verdiğim not'u..

Bekle.. ara ve bul..

Seni bana getiricek
Şehvet..
Arzu..
Tutku..
Ve Aşk..
Yani pusula..
Onun içinde...

...
Benim içimde..

Biz ne zaman "iç"sek..




Biz ne zaman içsek,
Köfte geç gelir
Ve oturur muhabbetin terkisine
Çıplak bir efkar sözcüğü

Biz ne zaman içsek,
Sabah akar meycinin cebine
Günde kaç kez öpüşür ki akrep ile yelkovan
Biz ne zaman içsek,
İç değilizdir aslında.
Dışımızda bronz bir akşam sözcüğü,
Çırıl bir efkar sözcüğü
Delikanlı kıvamında sevda değilse de
Tabansız sevişmelerdeki el değmemiş pişmanlık
Biz ne zaman içsek,
iç değilizdir aslında.

Bu alkol ikindisi şiirle
Şimdi burda açılsaydın
Adımın baş harfi gibi
Belki ağustos kokardı ağustos
Sen,
Fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara
Senine boyuna sevilmiş sen
Yalanı sevdasından büyük sen
Bir bil-sen.

Biz ne zaman içsek seni düşünüyoruz
Genzimizde göl gözyaşları
Biz ne zaman içsek,
İç değilizdir aslında.

Dışımızda bronz bir İzmir akşamı...

Karma-Karışık



O da mı yalan..
Bu da mı yalan..

Kötü bir rüya gördüm o zaman

Ciddi ciddi karma-karışığım..

Altın vuruş yapıyorum.. Rakı'yla..
Şu an daha 4. duble..
Karşımda kimse yok..

Bari biraz daha fazla meze olsaydı..
Bari yapan olsaydı..
Yok yok yapmasaydı karşımda otursaydı..
Off ne bileyim işte..
Yalnızım ve..
Karma-karışığım..

Bu şarkıyı beğendim bugün.. Nazan Öncelden.. Fonda..

Az önce şunlar oldu..

- Dııttt Dıttt.. Sms geldi..
"Hayvan, yine mi unuttun doğum günümü.." Gönderen Gülseren..
Cevap Yaz.. "Hayvanlığıma ver.. Mutlu yıllar, iyiki doğdun.."

-Cep çekiyor Hayret.. Dur bi arayım..
Çevir.. 500.. Açan avea..
-Temsilci: Buyurun nasıl yardımcı olabilirim..
-Ben: Telefonum bu bolgede çekmiyor.
-Temsilci: Efendim, anlayamadım.
-Ben: İşte sorun bu, bende anlayamıyorum, çekmiyor..
-Temsilci: Bir kez daha şikayetinizi alabilirmiyim?
-Ben: Sabır sabır bi daha sabır....
-Temsilci: Kusura bakmayın efendim, beni duyuyorsanız lütfen telefonuzun çektiği bir yere geçmenizi rica edeceğim.
-Ben: Hanımefendi, inanın bana amuda bile kalkıyorum ama nafile.
-Temsilci: Şikayetinizi ve bulunduğunuz yeri not alıyorum alıyorum efendim. Son kez teyid etmek istiyorum. Telefon numaranız Sıfırbeşyüzaltı altıyüzyetmişbir otuzyedi kırkbir
-Ben: Evet evet, zaten anlamıyorum tekrar ettirip durmayın, önünüzde yazıyordur sanırım.
-Temsilci: Peki efendim ben şikayetinizi ileteceğim ilgili departmanımıza.
-Ben: İletmenize gerek yok.
-Temsilci: Pardon anlayamadım sizi tekrarlarmısınız.
-Ben: Hay sokayım aveaya(Çekmiyor diye kısık sesle.)
-Temsilci: Nasıl efendim?
-Ben: Eğer dediğimi anladıysanız şahsınıza veya kayıt altına alınan görüşmemizi dinleyenleri muaf tutarak belirtiyorum. Komple aveaya söyledim.
-Temsilci: Evet efendim.
-Ben: Evet mi.. Neyse..
-Temsilci: Başka bir arzunuz varmı?
-Ben: Var ama neyse..
-Temsilci: Efendim anlamadım..
-Ben: Hadi size iyi akşamlar kolay gelsin...
Çatttt


-Zırrrrrrrr (Telefon çalıyor)
Nilay..
-Nilay: Naber lan, nasıl gidiyor, unuttun bizi.
-Ben: İyi lan, kafamı dinliyorum resimler çekiyorum deniz güneş v.s
-Nilay: oh oh keyfe bak.. Haftaya geleceğiz ha..
-Ben: geleceğiz de ne demek.. kaç kişi?
-Nilay: Bir kız arkadaşla.
-Ben: Yok anam yine tutup birini getireceksin salak salak muhabbetler. Yalnız gel, hem fotoğraf çekiyorum bol bol, senin nü fotoğraflarını çekeceğim sanat için.
-Nilay: ahah Sapık.
-Ben: ahaha yok lan sanat..
-Nilay: Neyse gelince görüşürüz, anlamıyorum çoğu söylediğini.
-Ben: Normaldir, sokayım aveaya..
Çattt


-Zırrrr(Cep çalıyor)
Arayan Annem..
-Annem: Oğlum dışarıdamısın ev telefonu çalmıyor.
-Ben: Aa dur bi bakayım.. Hım evet anne ses yok sanırım arızalanmış.
-Annem: Bildirelim mi arıza.
-Ben: Bildirin, Hadi şu an yemek yiyorum ararım görüşürüz.
-Annem: Tamam, afiyet olsun.
Çattttt
(Sonra ben.. Sokayım Telekoma)
İletişim yüzünden epey dertliyim anlayacağınız..


-Heee, Öznur aradı bugün sahi, yeni mezun.. Diş Hekimi arkadaşım..
Özlüyorum lan diyor muhabbetini..
Beybi diyorum, bırak şimdi özlemeyi de, dişimde sorun var..
Bi el atarsın be hacı.. Diyorum..
Yeni mezun ya..
Gülüyor, eminmisin kendini bana emanet etmek için diyor..
Ahaha Salak diyorum.. Ben kimlere emanet ettim kendimi kimlere.. Hor kullandılar..
Senden zarar gelmez diyorum..
Gülüyoruz..


-Üzerime rakı döktüm az önce..
Ama temizlemeyeceğim...
Gece uzun..
Sonra denize gireceğim üzerimdekilerle gece gece..
Kafam güzel olursa boğulurmuyum lan?



-Madonnayla ayrıldım.
Sevişecek kimsem kalmadı hayallerimde...
Bugün antalyadan bir fıstıkla konuştum da..
Salla aşkı maşkı, seviş dedi..
İşleyen demir paslanmazmış, paslanma dedi..
Haklı mı ne..
Ama şimdi madonnanın yerine birini transfer etmem lazım.
Kim trend acaba.. bakmalıyım..


-Binbir gece bitiyormuş bu gece..
Nihayet yani..
Aklıma geldi de..
Şehrazat'a değil bir gece için, bu yaz boyunca benimle olsa 150 bin dolar vermezdim..
Bu Onur çok mal..


-Msn im açık diye şu an habire babam bişeyler yazıyor..
Ufff rahat bırakın yahu...
Kafa dinlemek istiyorum..
Ne diyorsun be adam..
Vallahi bloğum olduğunu bilse, her yazıma 15 yorum yazmazsa namerdim..
Neyse, DIŞARIDA pozisyonuna geçtim..
Belki pes eder..
:)


-Hadise meselesine gelince..
Ne kıyafetmiş kardeşim,
Ülkede herkes modacı olmuş..
Onu farkettim sayesinde..


-Etrafta çok serseri kurşun var şu sıralar.
Kimin ne istediğini anlamıyorum..
İnsanlar macera peşinde..
Kimi aşk istiyor,
Kimi seks,
Kimi diğerlerinin arasına katayım yeterki ol diyor..
Şaşkınım sadece..

Şaşkınım çünkü herkes sadece istiyor..
Biri de çıkıp demiyor ki,
"Sen ne istiyorsun" diye..

Makbul olan budur belki de..


Neyse..
Neşemiz bozulmasın..

Bu arada 5. duble ye geçtim..
Ben devam ediyorum..
Hepinizin şerefine..
Muhabbetimiz bol olsun..

Beyaz Türk..!

Bugün deniz seansımı tamamlayıp güneş altında danalar gibi yatarken aklıma bişey geldi ve ürperdim..

"Beyaz Türkler.."

Off, Ben zaten esmerim..
Biraz da yanınca tam bir meksikalı kıvamına geliyorum..

Esmer Türk diye bir kavram yok ki..

Yanmasam mı ki danalar gibi yatıp diye düşünmeden edemedim..


İmza:
Şu Çılgın Türk

Figüran




İşte bahar işte sevda işte tomurcuk bir bakıma
Ağzım mavi ıslaklığının uçurumunda
Rüyayla gerçeğin arasında
Hep iyinin, aşkın tarafında

Evet hep aşkın tarafında da..
Ne oluyor be boyle usta?

Nedir bu ruhumun, bedenimin figüran halleri?
Nedir bu ayak oyunları..

Oysa, ben hep başrol oynamak istemiştim..

Olmadı usta.. olmuyor baksana..

Ne zaman gözümü bir bahara, bir aşk'a açsam..
İsmimi "figüran"lar arasında görüyorum..
Üstelik kaç oyuncusu olduğunu bile bilmediğim bir filmin...

Ben köşeme çekilip figüran emekçisi olarak "iş istemiyorum" diye bağırsamda..

Buluyorlar işte..
Arıyorlar..
Karşıma çıkıyorlar..
Mesnetsiz yalanlarla..

Olmuyor..
Hatta olmayacak..

Hiç bir aşk filmine figuranlık etmeyeceğim..
Erotik ve hatta porno filmlere de..

Bakıyorum da kendime..
Ben başrol adamıyım usta..

Sığmam oyle kimsesiz ve kimliksiz kalabalıklara..

Sığmam ama, gözümün içine baka baka..
Sığdırmaya çalışıyorlar..

Ne bensiz yapıyorlar,
Ne de adımın önüne başrol yazıyorlar..

Artık figüranlık yok..
Mesnetsiz yalanlara kanmak yok..

Usta..
İşte şimdi söylüyorum..
Ben artık..
Kendi filmimi çekiyorum..

ve
bahanesi bir yürek bir et
bir bedenin içine girmek!
Hazır bu bahar
Akılsız! bir yeşermenin şahane hasadına
Hazır Nur topu bir yaşama sevincini kundaklamaya....
Unutma baharda çiçek olan
Meyvedir yaza....
Bu erik tanesi bu şakacı bahar çiçeği
Her dem taze kalsa...

butterfly is back..

Kaç gün oldu bilog görüşmeyeli?

Aylar oldu sanki.. Özlemişim seni..

Deniz seansımı yaptım geldim baktım ki internet online olmuş.. Hadi yazayım dedim..

5 aylık keyif günlerim başladı bilog..
Şimdilik güzel geçiyor vakit..

Evin bahçesi otlar motlar derken mahfolmuş.. Ama güller açmış.. Gül'ler her zaman güzel..

Ama işte buna bayılıyorum..


Sonra çevrede çiçeklerin resimlerini çekiyorum yürüyüş anlarımda..



Sonra, Panço ve diğer köpeklerle oynuyorum bilog..

İşte adamım Panço.. Benimde güvenliğimi sağlıyor kerata:)

Bunun adını bilmiyorum ama hep yatıyor mubarek..

Sonra, saçma sapan istatistikler tutuyorum bilog..

Hergün suyla sevişiyorum..

32 dakika günlük ortalama denize giriyorum..
70 dakika kadar güneşte yatıyorum.. Yanmaya başladım bile..
12 dakikadan 3 defa duş yapıyorum günde..
Anlayacağın bilog, parfüm sürmeyi bıraktım..
Ya deniz kokuyorum mis gibi, ya da duj jeli..

Ayrıca deniz demişken, geçen yaz sonu sol bileğimde yaşadığım sendrom tam olarak geçmemiş..
Dün Surf yaparken anladım..
Ama acıya acıya da olsa yıkılmadım bilog..
Yıkılmayı sevmem..
Yine de bu sene buna ara vermem gerekiyor sanırım..

Diji - Tugba, yakınlaşınca çek
Tugba - Tamam ortak
(Dönünce)
Diji - Hani Bakayım nasıl çekmişsin..
Tuğba - Al bak güzel çektim..
Diji - Hay allah seni napmasın.. Töbe töbe...


Sonra..
Sahilde kumlara..
Edebi ve hiç bir anlamı olmayan..
Anlamı kimseyi ilgilendirmeyen ve hatta kimsenin merak etmediği yazılar yazıyorum..





Geceleri ise bilog..
Güzel yemekler yapıyorum..


Yanında kırmızı şarapla güzel oluyor..


Vakit gece olunca.. Yürüyüşe vuruyorum yine kendimi bilog..
Denize bakıyorum uzun uzun..


Geceye,
Denize..
Bakıyorum ve diyorum ki bilog..


yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat!
bir aşkı paylaşmak için çok geç
bir paylaşıma aşık olmak içinse erken
beni sevda yerimden vurdu yine zaman
şimdi sana söylenecek tek cümle
bende sana yetecek kadar ben kalmadı!




Neysem bilog..
Burada herşey güzel anlayacağın..
Çevrimiçiyim..
Kaldığımız yerden devam..