
Canımın sıkıldığı, hüzünlendiğim günlerde, İnciraltı'ndan Sahilevlerine vurduğum, gecenin bir saati, soğuk havada kayaların üstüne oturup, dalgaların kayalara çarpmasını izleyerek ve dinleyerek ağladığım geceler gelir bazen aklıma.
Ama neden ağlıyordum, veya neye kafam bozulmuştu, onları hatırlayamıyorum.
Hatırladığım tek şey, o dalganın hafif hafif kayaya çarparak bırakdığı ses ve üzerime yağan su tanecikleri.
Deniz bana hep yakındı galiba.
Bakarak ağlayabileceğim, kulaç atabileceğim, içinde sevgiliyle öpüşüp sevişebileceğim, içine dalıp farklı bir dünyanın kapılarını aralayabileceğim kadar yakın oldu hep.
Belkide onun, kimsede görmediğim bir yakınlığı nedeniyle çok seviyorum denizi, ve "Ege Denizi"'ni..
Ki ismini bile kırık bir hikayeden almıştır.
"Theseus, yunan mitolojisinin büyük kahramanlarından biridir. Babası Aigeus ise Yunan Krallarından biridir.
Theseus, zamanın en büyük canavarını öldürmek için sefere çıkmış ve babası Aigeus'a onu mutlaka öldürüp döneceği sözünü vermişti.
Theseus sözünü tuttu,
Canavarı öldürdü.
Ama krallığa dönerken, Gemisindeki Kara bayrağı indirip Beyaz Bayrağı çekmesi gerekiyordu Zaferle geldiğini müjdelemek için.
Unuttu..
Kara Bayrakla döndü..
Dönerken babası Aigeus, Kara bayrağı görünce oğlunun öldüğünü düşünerek üzüldü ve kendini kayalarla bezenmiş kıyıdan, denize attı.
Oysa Theseus zaferle dönmüştü ve babası onun bu zaferini kutlayamadı.
Aigeus'un kendini denize attığı yer, Ege denizidir.
Ege Denizi, adını da Aigeus dan almıştır..
Yani aslında,
Hani o kıyılarında Rakı Balık içtiğimiz,
İçinde kulaç atıp neşeli zamanlar geçirdiğimiz,
Düşünceli bir halde taşlar fırlatıp hayata sövdüğümüz,
Önünde, plajlarında, kıyılarında resim çektirdiğimiz,
İçinde, sevgilinin ıslak teniyle seviştiğimiz,
Yada ıslak dudaklarına öpücük kondurduğumuz,
Bize hep maviyi,
Umudu aşılayan "Ege Denizi" bile, adını bir acı hikayeden almıştır.
Belki bizi de, daha da güzelleştiren şeyler, acılarımızdır..
Kimbilir.