
nedense bende herkes gibi zamanında,
farklı bir evlilik yapayım zamanı gelince istedim.
aslına bakarsanız zamanı hiç gelmedi.
biliyorum ki gelmeyecekte..
iş, güç, hayat v.s derken sanıyorum aşk'a adanacak en güzel yıllarımı sürekli şehir dışarında, iş seyahatlerinde, farklı limanlarda farklı kadınlarla geçirdim.
belki de düzenli bir hayatım olmadığı için de düzenli aşksal ilişkilerim çok olmadı.
bir gün orada, bir gün burada,
bir gün onun yatağında, bir gün bunun yanında..
gerek büyüdüğüm topluluklar, çevre yada adı her neyse..
çok evcimen di aslında..
çocukluğum güzel evliliklerin şahitliğiyle geçti
eş, dost, akraba..
"bir gün" diyordum.. "bir gün.."
"dilerim düşerim bir güzel evliliğe, veya en azından güzelleştirmek için çaba harcarım,"
"şununki, bununki gibi olmasın,"
"farklı olsun" derdim hep..
olmadı..
yani henüz olmadı..
nedense artık "evlilik" gibi kutsal bir müessesenin varlığına inanmıyorum.
inançsızlığımın nedeni tabiki bu müessese değil,
insanlar..
şimdi, filmi biraz geriye sarıyorum..
yazları çeşit çeşit düğünlerle evlenen insanların bir sonraki yazları "dul", "boşanmış" rütbeleriyle geçirdiklerini düşünüyorum..
hayatımdaki kadınları düşünüyorum..
yani evli olupta evli olduğu adamla veya o adamın verdiği an'larla yetinemeyen,
bu nedenle evliliğinide bitirmeyip ama aşk'ı, sex'i, mutluluğu başka adamlarda arayan kadınları..
düşünüyorum..
düşünüyorum da,
bazen o adamların yerine koyardım kendimi.. o kadınların kocaları, eşleri olan adamların yerine..
ne kâbus'tu ama..
yani biraz empati ile o aldatılan adamların yerine konmak bile içimi karartıyordu..
karartıyordu çünkü;
"ya benim de başıma gelirse?" düşüncesi beni yiyip bitiriyordu..
sanıyorum şu an boşanma davalarının sayısı yapılan düğünlerin de ötesine geçti.
adına teknoloji, internet, telefon, ekonomi falan filan ne derseniz deyin..
artık yürümüyor bu işler nedense..
bir sebepten işte, yürümüyor. yürütemiyorlar..
eş, dost, akrabalardan gördüğüm o ki,
evlilik çok kolay şey, ayrılıklara göre..
sicilim çok temiz, sözlenmişliğim bile olmadı..
hayatımda çok ama çokça kadın oldu..
üç'e ulaştı belki bir erkek olarak aldığım evlilik teklifi..
ama yapmadm..
yapamadım..
"doğru insan"la, "doğru bir evlilik" hayalim vardı çünkü benim..
yani içinde ayrılığın "a"sı bile olmayan..
beraber yaşlanılacak bir ömrün tutanaklarında kadınımla yaşamak,
yaşlanmak,
gülmek,
ağlamak,
ve hatta ölmek..
evet evet ölmek..
ne kapkara bir kelimedir.. duyunca insanın içini gıcıklatan..
belki hayatımdaki kadınlardan 20sine deyesydim ki,
"benimle evlenirmisin?"
bir ihtimal 19 ini çıkartırdım baştan ve attırırdım imzayı..
ama imza herşey değil ya,
hangisi benimle yaşlanırdı,
benimle ölürdü orası meçhul..
sanırım evlilik zor değil..
evleneceğin insanın karakteri şekillendiriyor geleceği..
ben benimle evlenecek değil,
benimle gülecek,
ağlayacak,
kavga edecek,
film izleyecek,
müzik dinleyecek,
sevişecek,
kötü günümde yanımda olacak,
kötü gününde yanında olacağım,
cüretkar,
karakterli,
cesur
benimle yaşlanacak,
onunla yaşlanacağım;
benimle ölecek,
onunla öleceğim
bir kadın aradım hep..
ama olmadı..
evlenecek kadın çoktu elbet..
hiç bir kadına "benimle evlenirmisin?" demedim zaten..
ben benimle evlenecek kadın istemiyorum galiba..
"benimle yaşlanırmısın?"
"benimle ölürmüsün?"
"son nefesine kadar benim olurmusun?"
sorularına evet diyecek bir kadın istedim hep..
olmadı..
evlenebileceğim kadın çok oldu..
ama benimle yaşlanacak,
benimle ölecek bir kadın olmadı daha..
olursa olur..
ama olmazsa, sırf evlilik yapayım diye evlenmeyi de asla düşünmüyorum..
bir kadın olacak..
kadın gibi kadın..
öyle bir kadın..
asla ona "benimle evlenirmisin?" demeyeceğim..
denk gelirsem tabiki..
öyle bir kadına, hayır deme ihtimali olsa bile, şunu soracağım belki bir gün..
"benimle ölürümüsün?"
çünkü;
"ben seninle ölürüm"...
5 bıdı bıdı:
ağır bir evlilik olurdu sanırım.
fazla beklenti.
ölüm, kimseyle paylasılmamalıydı...
aslında yasamada öyle ya...neyse!
ayçiye katılıyorum.
bir de bence evlilik ''hadi evlenelim''deyip yola çıkılması gereken bir şey.çok hesap edilmemeli.
Gerçekten khaos olmuş...Hokus Pokus yapalım gerçekten birlikte ölünebilecek, ölümü bile yanında sevdirecek birileri olsun...
Ya da önce kendimizden başlayalım... Gerçekten yanında ölünmek dahi istenecek biri miyiz ?
Bu soru bana sorulsa evet derdim heralde...
evliliklerin hepsi sıradışıdır da bu soruyla ve alacağın yanıtla apayrı bir dünya açılıverir gibi geldi bana.)
kronik sorunlar bunlar... belli zamanlarda depreşir...
birini anlamak için çaba sarfetmek bile khaos için çok zor...
ölümü paylaşmak için önce anlaşmak lazım...
sonra saygı lazım...
sonra sevgi zamanla kendini gösterir...
tabii bu devirde gözün üzerinde kaşın var diye ayrılanları düşünce... kanserlileri/ trafik kazasında sakat kalanları kim bekliyor ki... ki khaos ölümünü
paylaşacağı kişiyi bulsun... çölde bir toplu iğne... gün doğmadan neler doğar ama... hadi hayırlısı...
Yorum Gönder