otel odası yalnızlığı..

ki ben;
7 yıl yoğun bir şekilde süren iş-kariyer hayatım boyunca
hep bu yalnızlığın içindeydim mecburen..
hergün bir yerlere,
iş seyahati yapmanın telaşıyla
çok ama çok yaşadım..

o nefret edilesi;
otel odası yalnızlığı var ya,

fena işler insanın içine..
acıtır..
kırar..
piç eder insanı..

kaldığın otelin yıldızları çok hoşuna gider insanların,
tatile gitmişsen tabiki..

ama oraya ait değilsen,
çok koyar adama..

ama bir gün orada, bir gün burada bir otel odasında kalacağın için
duruma adapte olmaya çalışırsın..

mesela bugün valizlerini nasıl yerleştiriyorsan,
yarın gideceğin yerde de oyle yerleştirirsin,
olmadık bir düzende
bir düzen oluşturursun kendince..

arkadaşların geride kalır..
sevdiklerin geride kalır..

onlar sen nereliysen orada, güler eğlenirken,
sen ancak yabancı şehirlerde
olsa olsa gece vakit geçirmek için biraz turlar,
bir kaç yer keşfedip, yalnız içilebilecek bir yerler araştırırsın..

şehre yabancısındır,
o şehrin insanlarına da..

içersin..
sıkılırsın ve inine dönersin..

bir otel odası yalnızlığına..

dedim ya, düzenli olmayan hayatına düzen vermek için enteresan şeyler yaparsın..
mesela o şehre 5 gün sonra gideceksen yine o otelin o odasında kalmak için anlaşırsın..
306 numara, 5077 numara, 808A numara..
aynı odalarda kaldığında sanki alışırmışsın sanırsın yalnızlığa..

yinede kendini kandırırsın..

nasıl olsa yarın gece başka bir otelde başka bir yalnızlığa bürüneceksin..
kandırabildiğin kadar işte,
kandırırsın kendini..

yalnızlık çok koyar adama..

ki çok koydu bana..

işte o dönemlerimi yıllar önce bitirmeme rağmen,
hiç yalnız bırakmıyor beni o otel odası yalnızlığı..

artık sürekli aynı yerde yaşasamda,
kendimi ne zaman yalnız hissetsem,
bir otel odası yalnızlığında hissediyorum..

şu an'da yaşadığım yalnızlıkta olduğu gibi..

kimseye ait olmadığım bir yerde,

ve 306 numaralı

otel odası yalnızlığında..